Bir Senaryonun Anatomisi: S. Darko (2009)
Richard Kelly’nin 2001 yapımı, kült mertebesine erişmiş, zaman yolculuğu soslu, bilim kurgu filmi Donnie Darko’yu bilmeyen yoktur diye düşünüyorum. Ama 2009 yapımı S. Darko’yu bilmeyenler muhakkak olacaktır. S. Darko, yönetmen Chris Fisher’ın Donnie Darko’ya yakın bir rüya âlemi kurgulamaya çalıştığı ancak feci halde çuvalladığı bir devam filmidir.
Peki, sizce bu film çekim aşamasındayken, yönetmen ve senarist arasında nasıl bir konuşma geçmiş olabilir? Elbette bunu bilmiyorsunuz, ama tahmin edebilirsiniz. Şimdi sizi, tahmin etme zahmetinden kurtarıp bu konuşmanın metni ile baş başa bırakıyorum. Fakat unutmayın, aşağıda yazan şeylerin gerçekle uzaktan yakından bir alakası yoktur! Ama olabilirde…
Donnie Darko’yu izleyip hayran kalan Chris Fisher bir devam filmi çekmek istemektedir. Richard Kelly’ye devam filminin senaryosunu yazmayı teklif eder; Richard Kelly ise bunu reddeder. Ama bunu yapmak için yanıp tutuşan bir isim vardır. Cultivation adlı kısa filmin ve Point of Entry adlı TV filminin senaryolarını yazmış olan Nathan Atkins ilk sinema filminin senaryosunu yazmak için sabırsızlanmaktadır. Chris Fisher ve Nathan Atkins Utah’ın küçük bir kasabasındaki küçük bir restoranda yeni filmleri hakkında hararetli bir konuşma içerisine girerler.
Chris Fisher: Bak Nathan, filmin isminin S. Darko olmasını istiyorum. Tamam mı?
Nathan Atkins: S. Darko mu? S neyin S’si? Sequel filan mı?
Chris Fisher: Hayda! Ne alakası var Nathan! İlk filmin ismi neydi?
Nathan Atkins: Donnie Darko?
Chris Fisher: Yani D. Darko. Kimi anlatıyordu? Donnie Darko’yu. İkinci filmin ismi de S. Darko olacak. Bu seferde Donnie Darko’nun küçük kız kardeşini anlatacağız.
Nathan Atkins: E onun ismi Samantha değil miydi? Neden filmin ismini Samantha Darko koymuyoruz ya da Sam Darko?
Chris Fisher: Ya sen şaka mısın Nathan?! Filmin ismi S. Darko olacak!
Nathan Atkins: Peki, peki. S. Darko: A Donnie Darko Tale olsun bari?
Chris Fisher: Bak bu harika fikir işte! Hayret senden bu fikrin çıkması beni çok şaşırttı Nathan.
Nathan Atkins: Sen bir de senaryoyu yazdığımda gör. O zaman daha çok şaşıracaksın.
Chris Fisher: (Sırıtarak) Kafanda neler var Nathan? Dök bakalım ortaya!
Nathan Atkins: Film, Donnie’nin ölümünden 7 yıl sonrayı anlatacak. Donnie’nin küçük kız kardeşi Sam, kardeşinin ölümünü atlatamamış ve ailesi bu trajediden sonra parçalanmış olacak. E haliyle Sam’in de artık tutunacak bir dalı kalmayacak. Bu yüzden en yakın arkadaşı ve dansçı olma hayalleriyle birlikte Virginia’dan California’ya doğru yola çıkacak. Ancak yolda araçları arızalanacak ve kendilerini Utah’ın küçük bir kasabasında bulacaklar. Bu kasabada bazı çocuklar kaybolacak ve suçlu olarak da Iraktan çıldırarak dönmüş olan Iraq Jack adında bir adam gösterilecek. Kafamdaki başlangıç bu şekilde, nasıl buldun?
Chris Fisher: Ee bu hikâyeyi nasıl Donnie Darko’ya benzeteceksin Nathan?
Nathan Atkins: Sam de abisi Donnie gibi uyurgezerlikten muzdarip olacak. Uyurgezerliği sırasında gelecekten gelerek Iraq Jack’i bir göktaşından kurtaracak ve ona 4 gün, 17 saat, 26 dakika ve 31 saniye sonra dünyanın sonunun geleceğini söyleyecek. Tıpkı Donnie Darko’da Frank isimli dev tavşanın Donnie’nin hayatını kurtararak ona 28 gün, 6 saat, 42 dakika ve 12 saniye sonra dünyanın sonunun geleceğini söylemesi gibi. Gelecekteki Sam’in Iraq Jack’i kurtarması düzeni daha da karıştıracak ve genç kızı tehlikeli bir maceraya sokacak.
Chris Fisher: 4 gün, 17 saat, 26 dakika ve 31 saniye. Rakamları neye göre seçtin Nathan?
Nathan Atkins: (Mahcup bir gülümsemeyle) Açıkçası salladım. Ama ilk filmdekiler kadar karizmatikler öyle değil mi?
Chris Fisher: Hmm. Evet. Evet. Gerçekten öyleler. Ama biz neden filmi daha kısa bir zaman dilimi içerisinde anlatacağız?
Nathan Atkins: Film bir yerden sonra sürekli ileri/geri sarmaya başlayacak çünkü. Nasıl mı? Mesela Sam’e bir şey oldu, film başa saracak ve olaylar baştan kurgulanacak. O da mı olmadı tekrar başa. Böylece kısa zaman dilimi içerisinde birkaç karakter etrafında dönecek hikâye. Donnie Darko’da ki gibi tek karakter ve uzun bir zaman dilimi yerine birden fazla karakter ve daha kısa bir zaman dilimini olacak yani.
Chris Fisher: Senin Donnie Darko’da ki zaman yolculuğu kavramından anladığın bu mu Nathan?
Nathan Atkins: (Kahkaha atarak) Evet! Ama emin olabilirsin bu çok daha iyisi!
Chris Fisher: Hmm. Evet. Evet. Ona ne şüphe Nathan. Başka?
Nathan Atkins: Filmin 29 Haziran – 4 Temmuz 1995 tarihleri arasında geçmesine karar verdim ve bunu belli edecek küçük ama hoş bir şeyi senaryoya eklemeyi düşünüyorum.
Chris Fisher: Nedir o Nathan?
Nathan Atkins: Kasabada ki sinema salonunda Twelve Monkeys ve Strange Days filmleri oynayacak.
Chris Fisher: İyi de Nathan, Strange Days Ekim 1995′de Twelve Monkeys ise Aralık’da vizyona girmemiş miydi?
Nathan Atkins: Hayır. Yanlış biliyor olmalısın!
Chris Fisher: Neyse bu o kadar da önemli değil. Filmin müzikleri için Ed Harcourt’a teklif götürdüm. Birazdan oda buraya gelecek.
Nathan Atkins: Ed Harcourt mu? Hiç duymadım.
Chris Fisher: Severance ve Georgia Rule filmlerinin müziklerinde parmağı olan biri.
Nathan Atkins: Hmm…
Chris Fisher: (Heyecanlı) İşte geldi!
Ed Harcourt: Merhaba Chris. Merhaba. Hmm?
Nathan Atkins: Nathan. Nathan Atkins. Filmin senaristiyim.
Ed Harcourt: Hmm. Anlıyorum. İsmini daha önce hiç duymamıştım.
Nathan Atkins: Ziyanı yok bende seninki hiç duymadım.
Chris Fisher: Beyler yeter bu kadar. Buraya iş konuşmaya geldik. Evet, Ed karar verdin mi?
Ed Harcourt: Evet ama filme uygun müzikler yapabilmek için önce senaryoyu okumam lazım Chris biliyorsun.
Chris Fisher: Biliyorum. Biliyorum. Nathan ile senaryo üzerinde tartışıyoruz zaten. Birçok şey kafamıza oturdu. Senaryo çok yakında biter.
Ed Harcourt: Pekâlâ. Anlaştık o zaman. Senaryo hazır olduğunda tekrar görüşürüz.
O sırada küçük restoranda Clint Mansell‘in Requiem for a Dream için yaptığı müziklerden biri çalıyordur.
Ed Harcourt: A-Ha! İşte bu! Buldum Chris buldum! Senaryoyu okumama gerek yok. Ben hemen gidip çalışmalara başlamalıyım. (Koşarak restorandan ayrılır.)
Chris Fisher: (Gülerek) Çok ilginç bir adam. Ama ona güveniyorum.
Nathan Atkins: (Somurtarak) Bula bula bunu mu buldun yani peh.
Chris Fisher: Nathan, ne bu şimdi? Kıskançlık krizlerine bir son ver lütfen. Neyse, sen senaryoyu anlatırken filmi biraz hayal etmeye çalıştım. Sanırım filmde ki geçişlerde sürekli time lapse sahneler kullanacağım ve bu sahnelerde yavaş bir müzik. Nasıl fikir?
Nathan Atkins: Bu çok bayat bir numara değil mi?
Chris Fisher: Hayır! Hiç değil! Bu çok harika olacak…
Nathan Atkins: Peki, peki. Kızma. Sadece fikrimi söyledim.
Chris Fisher: Eğer bu film başarılı olursa ki olacağına eminim, bir üçüncü Darko daha çekeceğim.
Nathan Atkins: (Sırıtarak) Onun senaryosunu da ben yazabilir miyim?
Chris Fisher: Önce bunu bir yaz da Nathan.
Müzik aniden durdu. Küçük restoranın kapısı gıcırdayarak açıldı. İçeriye uzun siyah paltolu ve siyah melon şapkalı bir adam girdi. Chris Fisher onu hemen tanımıştı. Bu Richard Kelly idi. Sağ elinde, üzerinde kırmızı bir düğme olan tuhaf bir kutu, sol elinde ise deri bir evrak çantası vardı. Yavaşça Chris ve Nathan’ın oturduğu masaya yaklaştı. Nathan’ı görmezden gelerek Chris’e döndü ve tuhaf kutuyu onun önüne koydu.
Richard Kelly: Bu kırmızı düğmeye basarsan Chris, masum bir insanın ölümüne sebep olacaksın. Ama aynı zamanda bir milyon doların olacak.
Nathan Atkins: Sen de kimsin be?
Richard Kelly: Seni idiot! Donnie Darko’nun devam filmini yazacaksın ve Richard Kelly’yi tanımıyor musun? Çok yazık.
Richard Kelly, deri çantayı masaya koyarak açtı. Çanta ağzına kadar para ile doluydu. Gözü dönen Chris hiç düşünmeden kırmızı düğmeye bastı. O sırada evinde televizyon izleyen Donnie aman Jake Gyllenhaal nereden geldiği belli olmayan bir uçak motorunun odasına düşmesi yüzünden hayatını kaybetti…
SON