Modern Times / Modern Zamanlar (1936)
Charlie Chaplin’in modern topluma ve makineleşmeye eleştirel bakışını izlediğimiz Modern Times filmini iki kısma ayırmamız gerekir bence. İlk kısım Büyük Birader’i aratmayan bir patron tarafından -tuvaletler dâhil olmak üzere- sürekli izlenen fabrika işçilerini anlatır. Henüz film başlarken koyun sürüsü ile fabrika işçilerini paralel kurguda göstererek etkileyici bir giriş yapılır. Ardından fabrika işçilerinin, patronun keyfi doğrultusunda durmadan çalıştırıldığı, adeta birer makineye çevrildiği Chaplin’in alaycı ve etkileyici üslubu ile bize aktarılır.
Yemek molasından kurtularak işçilerden daha fazla verim almak için tasarlanan ‘yemek makinesi’nin, fabrikanın sakar işçisi üzerinde test edildiği sahne, belki de sinema tarihinin en komik sahnelerinden biridir. Ayrıca Chaplin, makinenin patrona tanıtıldığı kısımda ‘reklamlar’la dalga geçmeyi de ihmal etmez. Filmin ilk kısmını oluşturan fabrikada geçen sahnelerde her detay çok ince düşünülmüştür gerçekten de. Özellikle Modern Times dendiğinde akla gelen ilk sahne olan Chaplin’in makinenin çarkları arasına sıkıştığı kısım, insanın makineleşmesine yapılabilecek en etkileyici eleştiridir.
Sakar işçi bu hızlı çalışma temposuna daha fazla dayanamaz ve deli damgası yiyerek hastaneye yatırılır. Filmin ikinci kısmı işte burada başlar. Tedavisi bittiğinde ise işsiz kalır. Bu sırada özgürlük için yürüyen komünist bir topluluğun lideri sanıldığı için tekrar hapse atılır. (Chaplin burada kapitalizm eleştirisi yaparken komünizme göz kırpıyor sanki?) Sakar işçi ikinci kez hapse atıldığında biz bir diğer kahramanımız olan fakir kadın ile tanışırız. İki kız kardeşi olan ve işsiz babası ile yaşayan bir kadındır bu. Basit hırsızlıklar yaparak kendini ve ailesini doyurmaya çalışır. Fakat babası ölünce tamamen yalnız kalır. O sırada kahramanlıkları ile hapishanede rahat bir yaşam süren sakar işçi dışarı çıkar ve kadın ile tanışırlar. Ondan sonra bu ikilinin hayata tutunmaya çalışmalarını izlemeye başlarız. Film ilk başta son derece genel konularla ilgilenirken daha sonra eleştiri oklarını minimalize bir hale getirerek lokal konularla ilgilenir. Modern insanın aile kurma, ev sahibi olma, para kazanma çabaları anlatılır. Sakar işçinin gece bekçisi olarak girdiği mağazayı, soymaya çalışan kişinin “Biz hırsız değiliz sadece açız!” diyerek kendini savunması da unutulmaz sahnelerdendir. Chaplin tüketim toplumunun bağımlılıklarını da eleştirmeyi ihmal etmez. Uyuşturucu ve alkol kahramanımızın başına hep bela açar…
Ayrıca Şarlo ilk kez bu filminde konuşmuş ve saçma sapan diyaloglar kullanarak filmde konuşmanın yersizliğini göstermeye çalışmıştır. Tabi bu fikri daha sonra değişecektir…