Harbinger Cilt 1:  Omega’nın Başkaldırısı – Joshua Dysart & Khari Evans (Çizgi Roman Eleştirisi)

Harbinger Cilt 1: Omega’nın Başkaldırısı – Joshua Dysart & Khari Evans (Çizgi Roman Eleştirisi)

Çoğu zaman sıradan insanların hayallerini, sıra dışı güçlere sahip olmak süsler. Ama Spider-Man’in bize öğrettiği bir şey varsa, o da büyük gücün büyük sorumluluk getirdiğidir. Ve şimdiye kadar okuduğumuz ya da izlediğimiz tüm süper kahramanlar aslında bu büyük gücün ezici sorumluluğunu gözler önüne serer. Bazıları bu güç ile baş etmek konusunda zorlansa da sonunda onunla yaşamanın bir yolunu bulur; bazıları ise bu gücün altında ezilir ve yoldan çıkar, sonsuza kadar… Güce sahip olan “iyiler” ve “kötüler” arasındaki çizgiyi belirleyen, belki de bu sorumluluk duygusudur; kişinin kendisine, en yakınındakilere ve içinde yaşadığı topluma duyduğu sorumluluk. Hasılı her şey insanoğlunun kadim iptilası olan güç ile ilgilidir! Büyülü Çizgi Roman tarafından yayınlanan, Joshua Dysart’ın yazdığı ve Khari Evans’ın çizdiği “Harbinger Cilt 1: Omega’nın Başkaldırısı” isimli çizgi roman, geçmişe sünger çekerek Valiant Evreni’nin en popüler kahramanlarından biri olan Peter Stanchek’i yepyeni bir maceranın içinde konumlandırıyor. Gerilim dozu yüksek bu macera, Peter Parker’in zihninde çınlayan o meşhur “büyük güç-büyük sorumluluk” mottosunun bir benzeri etrafında dönüyor: “Güç, taşıması kolay bir armağan değildir.”

1992’den Günümüze Uzanan Bir Yolculuk

Bilmeyenler için belki şaşırtıcı olacaktır ama “Harbinger”in yolculuğu aslında 90’lı yıllara kadar uzanıyor. Valiant Comics’in de kurucusu olan Marvel’in eski genel yayın yönetmeni Jim Shooter tarafından yaratılan “Harbinger”, okuyucunun karşısına ilk kez 1992 yılında çıkmıştır. Üç yıl boyunca devam eden seri, toplamda 42 sayı ve 2 özel sayı ile 1995 yılında nihayete ermiştir. Ama çizgi romanlar söz konusu olduğunda hepimiz biliriz ki “son” diye bir şey katiyen yoktur. Ölümüyle bizi yasa boğan bir kahraman pekala hiçbir şey olmamış gibi çıkıp gelebilir yahut biten bir seri yıllar sonra her şeyi sıfırlayarak yeniden başlayabilir! Nitekim “Harbinger” için de öyle olmuştur. 2012 yılına geldiğimizde “Harbinger”in “reboot” tuşuna basılmış, Joshua Dysart’ın mimarlığında seri yeni bir başlangıç yapmıştır. Eski serinin yaratıcı çizeri David Lapham’ın yerini ise yeni seride Khari Evans almıştır.

Zıt Kutupların Çekimi

İnsanların düşüncelerini duymak gibi gizli bir arzunuz varsa, bunun nasıl bir his olduğunu önce Peter Stanchek’e sormanızı tavsiye ederim. Kendisi henüz farkında olmasa da olağanüstü psişik güçlere sahip olan Stanchek, sürekli olarak etrafındaki insanların düşüncelerine maruz kalıyor ve bu durum ona öylesine ıstırap veriyor ki bundan kurtulmak için uyuşturucu haplar almak, hadi dürüst olalım çalmak zorunda. Hikayenin başında kahramanımız ile tanışma faslımız işte böyle gerçekleşiyor. Anlayacağınız Stanchek, kahraman denince akla gelen birine hiç benzemiyor. Öte yandan kahramanımızın yoluna taş koyacak olan Toyo Harada ise en basit tabirle klasik bir “villain” imajı çizmiyor ve bizi her daim dilemmada bırakıyor. Bu yüzden beyazların biraz siyah, siyahların biraz beyaz olduğu bu dünyada, karakterlerin “sahici” duruşlarının onlarla özdeşleşebilmemiz konusunda büyük bir avantaj sağladığına hiç kuşku yok. Joshua Dysart, karakter yaratmak ve onları derinleştirmek konusundaki hünerlerini, hikaye için çizdiği yol haritasında da gösteriyor. Ana akım süper kahraman orijinlerinlerinden pek farklı başlamayan çizgi roman, Doğu felsefesi ve mistisizmi ile zenginleşirken, bir kaçma kovalamaca olayından çocukluk aşkını bulma macerasına; Hollywood filmlerini aratmayan bol yıkım dolu çarpışmalardan süper güçleri olan çocukların eğitildiği bir “okul”a geçiş yapıyor. Doğrusu Dysart, bu geçişleri ustalıkla yaparken gerilimi de basamak basamak tırmandırmayı biliyor. Ara ara karşımıza çıkan yan hikayeler ve flashback kısımları sadece ana hikayeyi beslemekle kalmıyor, aynı zamanda ana karakterlerimizin varlıklarını güçlendiren yan karakterleri de daha iyi tanımamıza olanak sağlıyor. Böylece yazar, kahramanımızın kendini keşfedişini anlattığı bu ilk ciltte, hikayenin devamı için gereken tohumları da doğru bir şekilde ekmeyi başarıyor.

Yeni Bir Dünyanın Müjdecileri

2012 model “Harbinger”in ilk 5 fasikülünü içeren “Omega’nın Başkaldırısı” isimli bu ciltte çizer Khari Evans, farklı çizerlerin gücünden de yararlanıyor. Evans’ın 5 maceranın 4’ünde Lewis LaRosa, Matthew Clark, Jim Muniz gibi farklı çizerlerle birlikte çalıştığı çizgi roman, birbiriyle uyumlu çizgiler sayesinde sanki tek elden çıkmış gibi gözüküyor. Çizgi romanın geneline baktığımızda sıklıkla yatay ve geniş olan, tabiri caizse “sinemaskop” panellerin tercih edildiğini görüyoruz. Bu panelleme tercihi tabii ki sinematografik bir anlatım yakalama amacı taşıyor, bunu beceriyor da. Konusu, üslubu ve görselliği ile popüler Hollywood filmlerinin kağıt üstündeki bir yansıması gibi duran çizgi roman, karakterlerin duygu durumlarını daha çarpıcı vermek adına sık sık insan yüzüne odaklan panelleriyle ise Avrupa sinemasını anımsatıyor. Çizgilerin gücünü kullanırken, bazen insanın merakını cezbedecek kadar gizemli, bazen hoş vakit geçirtecek kadar keyifli, bazen de hop oturtup hop kaldıracak kadar heyecanlı bir dünya sunan çizgi romanın, kan, şiddet ve ölümü göstermekten imtina etmeyen yapısı ile herkese hitap etmediğini de belirtmekte fayda var.

Başkaldırının Sonu

Son tahlilde, eski ve ünlü bir seriyi yeniden başlatan “Harbinger Cilt 1: Omega’nın Başkaldırısı”, alışık olduğumuz süper kahramanlara alternatif bir dünya sunuyor diyebiliriz. Genel olarak fiziksel gücüyle öne çıkan “süper”lerin yerini, çok geniş bir yelpazede zihinsel güçleriyle savaşan “psiot”ların aldığı bu dünya, bir süper kahraman hikayesinden beklediğiniz her şeyi size sunuyor. Size de bu dünyanın keyfini çıkarmak kalıyor…

Son olarak, bana bu kitabı hediye eden Büyülü Dükkan’a çok teşekkür ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir