AVM’de Tek Başına: “MALL-NAPPED” (2025)

AVM’de Tek Başına: “MALL-NAPPED” (2025)

Yeni Yıl Arifesi’nin heyecanı, bir alışveriş merkezinin soygun planlanıyla bambaşka bir maceraya dönüşüyor! Yönetmenliğini Gor Kirakosian’ın üstlendiği, başrollerinde Ani Khachikian, Nerses Avetisyan, Arman Navasardyan, Rosie Avetisova ve Grigor Danielyan gibi isimlerin bulunduğu “Mall-napped” (Mallորվածը, 2025); aile, komedi ve macera türlerinin harmanlandığı eğlenceli bir hikâye sunuyor. Soygun için hazırlık yapan hırsız grubunun, alışveriş merkezinin içerisinde unutulan 11 yaşındaki küçük Aram ile karşılaşması, geceyi kahkaha tufanına çeviren olaylar zincirinin fitilini ateşliyor. Alışveriş merkezinde uyuklayan anlamına gelen “Mall-napped” kelimesi, başka bir açıdan baktığımızda aslında “mall” (alışveriş merkezi) ve “kidnapped” (kaçırılmış) kelimelerinin birleşimiyle oluşturulmuş bir kelime oyunu olmasıyla dikkat çekiyor. Dolayısıyla bu isim, bir yandan da alışveriş merkezinde kaçırılma durumunu ifade ediyor.

Ermenistan Usulü Evde Tek Başına

Yeni yılın yaklaşmasıyla birlikte sinemalarda Noel filmleri görmeye başladık. Şüphesiz Noel filmleri denince akla ilk olarak “Home Alone” (Evde Tek Başına, 1990) gelir. Gerçekten de hem eğlenceli üslubu hem aile olmaya dair verdiği sıcak mesajları hem de unutulmaz karakterleriyle bu film, yediden yetmişe herkesin gönlünü fethetmeyi başarmıştır. 

Benim için de bu filmin yeri ayrıdır; çocukken büyük bir keyifle izlediğim bu filmden, orta yaşını devirmiş biri olarak hala aynı keyfi aldığımı itiraf etmeliyim. İşte bu yüzden Ermenistan’ın Gümrü şehrinde dolaşırken 1940 yılında, Sovyet döneminde açılan ve o günden beri hiçbir eşyasını değiştirmeyen bir berber dükkanının hemen yanına asılmış kocaman afişi gördüğümde büyülenmiş gibi kalakaldım. Afişte Ermenice yazan hiçbir şeyi anlamasam da karakterlerin fotoğrafları hemen aklıma “Evde Tek Başına” filmini getirdi. Ermenistan usulü bir “Evde Tek Başına” filmi, itiraf etmek gerekir ki oldukça cezbediydi! Bir süreliğine etrafımdaki her şeyi unutup afişi izledim ve tarihi yerleri gezmekten artakalan zamanımda bu filmi izlemeye karar verdim. 12 Kasım 2025 tarihinde Ermenistan’ın başkenti Erivan’a geçtiğimde şehrin en eski sineması olan Moskova Sineması’nın –Hollywood Bulvarı’ndaki Walk of Fame gibi– Ermeni sinemasına katkıda bulunmuş önemli isimlerin yerdeki yıldız desenli karolara işlendiği o etkileyici girişinden geçerek kapıdan girdim ve filme biletimi aldım. Çocukluğumda beni çok etkileyen bir filmin, Ermenistan’da yeni yapılmış bir uyarlamasını izleme fikri beni gerçekten çok heyecanlandırıyordu. Peki, bu heyecanıma değdi mi?

Alışveriş Merkezinde Uyuklayan Çocuk

Öncelikle bu filmin serbest bir uyarlama olduğunu belirtmek gerekiyor. Evet, elimizde temel olay örgüsünü “Evde Tek Başına”dan alan bir film var, ancak asıl film ile ciddi farklar da mevcut. En önemli fark, olayların bir evde değil de filmin isminden de anlaşılacağı üzere bir AVM’de geçiyor olması. Yani bu sefer “Evde Tek Başına” ile değil de “AVM’de Tek Başına” ile karşı karşıyayız! Basit bir değişiklik gibi gözüken bu tercih, orijinal filmden aşina olduğumuz dinamikleri büyük ölçüde değiştiriyor ve hikâye akışını etkiliyor.

Aslında hikâye oldukça tanıdık başlıyor. Kevin’ını aratmayacak kadar yaramaz bir çocuk olan Aram’ın annesi, kazandığı ödülü almak için Aram’ın babası ile birlikte Gürcistan’a seyahat etmek zorunda kalıyor ve Aram’ı amcasına emanet ediyor. Amcasının ise sevgilisiyle arasındaki problemler, yeğeniyle ilgilenmemesine neden oluyor ve Aram’ı başından savmak için AVM’ye bırakıyor. Şu işe bakın ki oldukça vurdumduymaz bir çocuk olan Aram, AVM’nin tuvaletinde uyuyakalıyor! Tabii ki eve dönmek için her şeyi yapan ebeveynlerinin bundan haberi yok. Amcası derseniz, sevgilisine onu ne kadar sevdiğini kanıtlamakla uğraşırken Aram’ı tamamen unutuyor. Ve ne tesadüftür ki, Aram’ın AVM’de uyuyakaldığı gece, birbirinden ahmak üç soyguncu AVM’deki kuyumcuyu soymaya karar veriyor. İşte böylece üç soyguncu ve Aram arasında bir kaçma kovalamaca macerası başlıyor. 

Kahramanımızı Gölgede Bırakan Yan Hikâyeler

“Mall-napped”, esinlendiği “Evde Tek Başına” film gibi minimal bir hikâye anlatmak yerine, hem mekanı genişleterek hem de filmdeki karakter sayısını artırarak daha büyük bir hikâye anlatmaya çabalıyor. Şüphesiz bu durum, avantajlarla birlikte dezavantajları da beraberinde getiriyor. Özellikle bu kadar çok karakteri perdede gösterme çabası, dağınık bir hikâye akışına yol açıyor. Bu yüzden de film boyunca oradan oraya savruluyoruz ve Aram dahil neredeyse hiçbir karakteri doğru düzgün tanıyamıyoruz. Bir yandan Ermenistan’dan Gürcistan’a ödül almaya giden annenin ve ona eşlik eden babanın eve geri dönme hikayesini izlerken, bir yandan Aram’ın amcasının kız arkadaşıyla olan problemlerine şahit oluyoruz. Öte taraftan da hırsızların AVM’yi soymaya çalışmalarını ve Aram’ın onlardan kurtulmaya çalışmasını görüyoruz. Üç farklı çizgide ilerleyen hikâye bir yerden sonra kesişerek bizi doruk noktaya taşısa da filmin çatısının iyi kurulamadığını söylemek zorundayız. Yan hikâyeler o kadar çok rol çalıyor ki, asıl hikâyeye yani Aram’ın soygunculardan kurtulmasına doğru düzgün vakit kalmıyor.

Fakat hakkını yememek lazım film, belki birçok konuda teraziyi dengede tutmayı başaramıyor ama kesinlikle eğlenceli dakikalar sunmayı ve kahkahaya boğmayı başarıyor. Bu noktada oyuncuların başarılı performanslarının katkısının altını çizmek gerekiyor. Üstelik görsel anlamda oldukça etkileyici bir dünya sunan yönetmen Gor Kirakosian’ın önümüze tertemiz bir iş koyması sayesinde de akıcı bir film izleyebiliyoruz. Evet, doğruya doğru eğlenceli yan hikâyeler izliyoruz; kâh gülüyoruz kâh heyecanlanıyoruz ama beklediğimiz asıl şeyi bir türlü göremiyoruz. Yönetmen Gor Kirakosian, Narek Margaryan ile birlikte yazdığı senaryoda, hırsızları alt eden küçük çocuk fikrini doğru bir şekilde kullanmayı beceremiyor. “Evde Tek Başına” filminde hırsızları alt etmek için kurduğu türlü türlü tuzaklarla bize unutulmaz anlar yaşatan Kevin’ın aksine Aram’ın mücadelesi maalesef birkaç sönük sahne ile geçiştiriliyor. Tüm düğümlerin çözüldüğü final de bu yüzden tatmin edici olmaktan çok uzak bir tablo çiziyor!

Sevimli ama Zayıf Bir Uyarlama

Öte yandan filmin mantıksal çerçevede birçok sorunu olduğu da ortada. Genel olarak olayların birbiriyle uyumu gözetilmediği gibi olayların inandırıcılığının da hiçbir şekilde önemsenmediğini söyleyebiliriz. Amcasının Aram’ı AVM’de unutması, Aram’ın tuvalette uyuyakalması, koskoca AVM’de gece vardiyasında tek bir güvenlik görevlisinin kalması, başka bir ülkede hapishaneden kaçan anne babanın sonrasında hiçbir problemle karşılaşmaması gibi saymakla bitmeyecek çok sayıda tuhaf şey filmde kendine yer buluyor. Elbette bu tarz şeyler filmin akıcılığına zarar vermiyor ama filmin kendi yarattığı dünyadaki inandırıcılığı da kaçınılmaz olarak zedeliyor.

Zaman zaman absürt mizaha kayan üslubu fütursuz bir macera anlayışı ile harmanlarken hem komik hem de sürükleyici olmaya çalışan ve bunu da bir ölçüde başaran filmin, bir “Evde Tek Başına” uyarlaması olarak düşündüğümüzde ise sınıfta kaldığı aşikâr. Üstelik ailenin önemini vurgulayan bağımsız bir Noel filmi olarak ele aldığımızda da filmin pek parlak bir sonuç sunduğu söylenemez. Ancak izlerken kesinlikle keyif alacağınız “Mall-napped”; sıcak ve sevimli bir film, bunu da yadsıyamayız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir