Romantik
Sinema Sohbetleri #8: La Jetée (1962)
Takvimler 05.01.2021 tarihini gösterdiğinde, Maksat Sinema Olsun’un iki neferi, Chris Marker’ın “La Jetée” filmi üzerine konuşmak için Maltepe sahilde, insanlardan olabildiğince uzak bir banka oturmuş ve 1 saat 5 dakika süren hararetli bir konuşmanın içine girmişlerdir. İşte aşağıda okuyacaklarınız bu konuşmanın aslına sadık bir özetidir. Keyifli okumalar… Konuşmacılar: Umut Uçan, Uğur Tatar Ses Kayıt ve […]
Sevmek Zamanı (1965)
Bazı yönetmenleri andıkça, bazı filmleri izledikçe ve bazı oyuncuları gördükçe neden diyorum, Yeşilçam olmadı? Bazen öyle derinden nefes aldığını hissetiriyor ki şaşırmamak elde değil. Tamam bir Holywood olmasını beklemiyorum ancak en azından bir İran sineması ya da Japon sineması gibi kendi sesini bulabilmeliydi. Fakat bir türlü taşlar yerine oturmuyor ve ilk filmden bu yana bir […]
Passengers / Uzay Yolcuları (2016)
“The Imitation Game” (2014) ile matematik dehası Alan Turing’in hayatından bir kesit sunan, hem etkileyici bir biyografi hem de nispeten başarılı bir dönem filmine imza atan Morten Tyldum, bu filmle “En İyi Yönetmen” Oscar ödülüne de aday olmuştu hatırlarsanız. Uluslararası piyasadaki ilk tecrübesinde böyle hatırı sayılır bir başarı elde eden Norveçli yönetmen, bu kez “Passengers” […]
Collateral Beauty / Gizli Güzellik (2016)
“Dear Diary” (1996) ile “En İyi Kısa Film” Oscar ödülünün sahibi olan, sinemaseverlerin “The Devil Wears Prada” (2006) filmiyle tanıdığı David Frankel, çektiği komedi soslu filmlerden sonra “Collateral Beauty” (Gizli Güzellik, 2010) ile farklı denizlere yelken açmayı deniyor. Zira bu kez karşımızda, seyircinin kalbindeki bam teline dokunmayı hedefleyen hüzünlü bir film var. Ama bu hüzünlü […]
Vesikalı Yârim (1968)
Ömer Lütfi Akad imzalı Vesikalı Yârim, Manav Halil ve pavyonda çalışan Sabiha’nın aşkını konu edinir. Bu aşk bize, iki insanın “normal” bir hayatın, yani her ailenin yaşadığı bir hayatın özlemiyle ve sevgi içinde bir yuvada yaşlanmanın hayaliyle bir araya gelmesini anlatır aslında. Bu hem çok sıradan hem de tutkulu bir aşktır. Halil, bir şekilde Sabiha’nın […]
Vertigo / Ölüm Korkusu (1958)
Dünya sinemasının her anlamda öncülerinden biri olan Alfred Hitchcock, 1920’li yılların başında sinemayla tanıştı ve öldüğü 1980 yılına kadar onlarca filme imza attı. Sessiz sinema günlerinden ilk sesli filmlere, siyah beyaz dünyadan renkli sinemaya; sinemanın tüm ilerlemelerine şahit oldu ve bizzat katkıda bulundu. Yönettiği sayısız film hala beğeniyle izlenen efsaneler arasına yer alıyor. Çalışmamızın konusu […]
A Girl Walks Home Alone at Night / Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız (2014)
İran sineması dendiğinde, “korku” akla en son, belki de hiç gelmeyecek bir türdür. Elbette bu, ülkede korku türene dair hiçbir örneğin olmadığı anlamına gelmiyor. Bu türde az da olsa örneklere rastlıyoruz. Mesela “Aal (2010)” gibi pek başarılı olmayan fantastik korku filmlerinin yanında, “Mahi va Gorbeh / Balık ve Kedi (2013)” gibi tek plan çekilmiş dikkate […]
Candy (2006)
Candy, Neil Armfield’ın bir Shakespeare uyarlaması olan ilk uzun metraj filmi “Twelfth Night (1987)” ve “The Castanet Club (1990)” filmlerinden sonra, (bu zaman zarfında televizyon filmleri ve dizileri yönetti) senaryosunu kitabın yazarı Luke Davies ile birlikte yazıp yönettiği üçüncü uzun metraj filmi. Candy ve Dan kendi cennetlerinde aşkın kanatları ile bulutlara uçuyor, kanatlarını kesen gerçeklerle […]
A bout de souffle / Breathless / Serseri Aşıklar (1960)
“Yeni Dalga ne bir akım ne bir okul ne de bir gruptur,” der François Truffaut, “o öyle bir niceliktir ki, her yıl yeni yönetmenlerden ancak üç ya da dördüne kapısını açan bu mesleğe, son iki yılda ortaya çıkmış elli yeni adın dâhil edilmesi için basın tarafından konmuş kolektif bir slogandır.” Fransız Yeni Dalga sineması denince […]
Signs (2008)
“Günümüzde yapılan filmlerin çoğunda gerçek sinema duygusu yok denecek kadar az. Bunlara ‘konuşan insan fotoğrafları’ diyebilirim. Sinemada bir öykü anlatırken, ancak başvurulabilecek başka bir yol kalmadığında diyalog kullanılmalıdır.” der gerilimin babası Alfred Hitchcock. Aslında pek de haksız sayılmaz hani! Günümüzün ruhsuz ve geveze filmlerden yüz çevirseniz bu sefer de az konuşan ama pek bir şey […]