
Çakalları Pistten Alalım: ÇAKALLARLA DANS 7 (2024)
Bir kış vakti, ansızın girdiler hayatımıza…Esprili ve kurnaz kişiliği dışında alkolikliğiyle tanınan Kayınço Gökhan, iyi niyetli bir uyuşturucu bağımlısı Köfte Necmi, muhafazakârlığı ile öne çıkan Del Piyero Hikmet ve grubun en mantıklı üyesi gibi görünen Muhasebeci Servet… Namıdiğer “Çakallar”… Bundan 15 yıl önce tanıştığımız “Çakallar”, beklenmedik bir şekilde efsaneye dönüştü diyebiliriz. Köşeyi dönmek için yaptıkları soygunla başlayan ve hapishaneye düşmeleri ile devam eden absürt maceraları boyunca dört kafadarın aşk uğruna çektikleri çilelere, hazine peşinde koşmalarına, kötü alışkanlıklarıyla boğuşmalarına ve hiç bitmeyen azılı düşmanlarla mücadelelerine sıkça şahit olduk. Başları beladan kurtulmayan “Çakallar”, şimdi ise kadroda bir eksik adam ile tekrar sahalara dönüyor. Vazgeçemediği senaryo ortağı Ali Tanrıverdi ile birlikte senaryoyu kaleme alan Murat Şeker, “Çakallarla Dans 7” (2024) filmi ile komedi sinemamıza armağan ettiği bu çılgın ekibi yedinci kez perdeye taşıyor.

Bu Kaçıncı Dans?
İlk uzun metraj filmi “2 Süper Film Birden” (2006) ile gelecek vaat eden bir yönetmen olduğunun sinyallerini veren Murat Şeker, komedi filmlerinde ne kadar mahir olduğunu “Çakallarla Dans” (2010) ile ispatlamıştı hatırlarsanız. Nevi şahsına münhasır karakterleri, sınır tanımayan çılgın mizah anlayışı ile harmanlayan film, kısa sürede büyük bir hayran kitlesi elde etmişti. Hal böyle olunca bir devam filminin gelmesi elbette kaçınılmazdı. Bizi samimiyetleri ve doğallıkları ile yakalayan bu dört kafadarın maceralarını anlatan devam filmlerinin sayısı arttıkça, ne yazık ki serinin ilk filminde yakaladığı ruh da yavaş yavaş yitip gitmeye başladı.
Özellikle üçüncü film “Çakallarla Dans 3: Sıfır Sıkıntı” (2014) ile tüm numaralarını tüketen ve kendini tekrar etmeye başlayan seri, yönetmen Murat Şeker tarafından adeta yolda kalmış bir arabayı hareket ettirmeye çalışır gibi güç de olsa 7. filme kadar getirildi. Fakat bu orijinal karakterler hiç yenilik barındırmayan hikâyelerde boy gösterdikçe onların da albenisi yavaş yavaş kayboldu.
Tabii ne olursa olsun “Çakallar”ın her macerası altın yumurtlayan bir tavuk değerinde olduğu için Murat Şeker’in onlardan vazgeçmesi pek mümkün gözükmüyor. Ama serinin ve karakterlerin popülaritesinin yaratıcılarını fazlasıyla rehavete sürüklediği de gün gibi ortada. Zira senaryo, önceki filmlerin parlak fikirlerinin kötü bir kopyası gibi ilerlerken yönetmenlik anlamında da oldukça özensiz bir iş izlemek zorunda kalıyoruz.

Podyumda Yürüyen Çakallar
Her filmde bir şekilde gündemi takip eden ve politik mesajlarını zekice hikâyeye yediren serinin bu son filminde de alt metne yerleştirilmiş bazı zekice göndermelerle karşılaşıyoruz ama bunların son derece zayıf kaldığını da söylemek gerekiyor. Sanki fazlasıyla aceleye getirilmiş gibi duran senaryo, birbirinden bağımsız olayları ardı arkasına sıralıyormuşçasına bağlantılardan yoksun bir yapı ortaya koyuyor.
Bu sefer hikâyenin aksiyonu yasadışı bir elmas ticareti ile inşa edilmeye çalışılırken ne oluyor bile diyemeden kendimizi bir güzellik yarışmasının içinde buluyoruz. Ama bu güzellik yarışması sanki hikâyeye yanlışlıkla dâhil edilmiş gibi fazlasıyla eğreti duruyor. Onlarca farklı ülkeden gelen güzel kadınların perdede salınıp durmasının ve onların her perdede gözüktükleri anların hikâyeye hiçbir şekilde hizmet etmeyen bir gösteriye dönmesinin aslında erkek seyirciyi avlamak için filme dâhil edilmiş bir zoka olduğunu çok geçmeden anlıyoruz!
Öte yandan belki de ekibin en önemli karakteri olan Servet’in bu filmde olmamasının eksikliğini de fazlasıyla hissediyoruz. Servet’in Fatma olan ilişkisi her filmde bize unutulmaz sahneler armağan ediyordu. Ama bu filmde Servet’in yokluğu başka yan karakterle çözülmeye çalışılsa da bu karakterlerle bir bağ kuramamamızdan ötürü bu çare pek bir işe yaramıyor. Üstelik bol keseden kullanılan yardımcı karakterler, bir süre sonra ekranda fazlasıyla kalabalık yaptıkları için zaman zaman asıl karakterlerin unutulmasına bile sebep olabiliyor. Bu noktada şunu da belirtmek gerekiyor ki bu filmde bir anlamda “Dişi Çakallar”ın doğuşuna da şahit oluyoruz. Güzellik yarışmasında kadınları teşhir edip bir obje muamelesi yapan filmin, önemli kadın karakterleri filmde konumlandırışı ve erkek karakterler ile oldukça dengeli bir şekilde hikâyeye yedirişi de takdiri hak ediyor.

Acaba Dans Bitiyor mu?
Ama filmin sorunları, tek boyutlu ve klişelerden beslenen yeni karakterlerin gelip geçiciliğinden ya da senaryonun hem karakterleri hem de hikâyeyi önemsemeyen vurdumduymazlığından ibaret kalmıyor. Murat Şeker, bazı sahnelerde en pespaye filmlerde bile görülmeyecek denli özensiz bir iş çıkarıyor, hatta izleyeni aptal yerine koyan hataları sunmaktan da imtina etmiyor. Söz gelimi güzellik yarışmasına katılacak kafilenin otobüs ile taşındığı sahnedeki yeşil perde çekimlerinin kötü işçiliği, film bittikten sonra bile unutamayacağınız bir düzeyde.
Filmin tutarsız üslubu, görsel anlamda çelişkilerle dolu olmasına sebep oluyor. Geçişlerde sadece drone görüntülerine bel bağlayan film, hikâyenin merkezine yerleştirdiği ve fon olarak kullandığı İzmir’i de doğru düzgün yansıtmayı başaramıyor. Yönetmen, bırakın etkileyici çerçeveler sunmayı hikâye ile bağ kurmamızı sağlayacak manzaraları ve mekânları bile neredeyse bizden esirgiyor. Filmin sorunları aslında say say bitmiyor… Seriyi popüler kılan replikler olur olmaz yerlerde dillendiriliyor. Serinin en komik sahnelerinin benzerleri, cavcav kahvesi misali hiç çekinilmeden önümüze koyuluyor. Başkarakterler aradan geçen onca zamana rağmen derinleştirilmek ve geliştirilmek yerine daha da basitleştiriliyor. Serinin geçmişi umursanmadan karakterler sözüm ona parlak fikirler peşinde oradan oraya koşuşturuluyor.
Hâsılı “Çakallarla Dans 7”, artık kendini sürekli tekrarlayan bir serinin gelebileceği en kötü noktaya geldiğini her sahnesinde ispatlıyor. Tüm bunlara Muhasebeci Servet karakterine hayat veren İlker Ayrık’ın bu film ile birlikte artık ekipte olmayacağını söylemesini de eklersek, “Çakallarla Dans 7” filminin serinin son filmi olması gerektiği gün gibi ortada. Ama Murat Şeker bu seriden vazgeçer mi orası muamma! Kim bilir, bakarsınız bir sonraki filmde “Dişi Çakallar”ın hikâyesini izleriz. “Çakallar”ın akıbetini, bekleyip göreceğiz…