![GECE BOYUNCA: Bazı İnsanlar Tavuktur](https://maksatsinema.com/wp-content/uploads/2024/12/gece_boyunca.png)
GECE BOYUNCA: Bazı İnsanlar Tavuktur
Tiyatroya kazandırdığı kıymetli eserler dışında, “Öyle Bir Geçer Zaman ki” ve “Fırıldak Ailesi” gibi dizilerin senaristi olarak da tanıdığımız Coşkun Irmak’ın ölümsüz tiyatro eseri: “Gece Boyunca”… Daha önce farklı ekipler tarafından, farklı zamanlarda pek çok kez sahneye koyulan bu metin, Kerem Murkurt’un yönetmenliğinde yeniden sahnede.
Dram ve gerilimi harmanlayan yapısıyla “Gece Boyunca”, 60 dakika süresince soluksuz izlenen ilginç bir deneyim sunuyor. Bir depo bekçisi ve bir suçluyu karşı karşıya getiren sürprizlerle dolu bu oyunu, 21 Aralık 2024 tarihinde Kocaeli’nin Gebze ilçesindeki Ada Tiyatro’da seyrettim.
İki Ayrı Hayatın Kesişmesi
Karanlık bir gecede, yığınla kolinin bulunduğu pis ve unutulmuş bir depoda, yalnız başına yaşayan bir depo bekçisi ile tanışıyoruz. Yanlış bir yetiştirme tarzı, yanlış seçimler ve yanlış insanlar yüzünden bir baltaya sap olamamış bu adamın birkaç tahtasının eksik olduğunu, daha ilk dakikadan itibaren anlıyoruz. Belli ki uzun zaman boyunca insana hasret kalmış bu adamın kadim yalnızlığını, beklenmedik bir misafir bozuyor. İşte “Gece Boyunca” isimli oyun böyle başlıyor.
İsminden de anlaşılacağı üzere oyun, bu iki adamın gece boyunca ettikleri sohbet üzerine kuruludur. Başlangıçta birbirlerine temkinli bir şekilde yaklaşan bu ikili, yavaş yavaş birbirlerini tanımaya çalışır, daha sonra karşılıklı atışmalar baş gösterir ve derken anlık öfkeler fiziksel şiddete dönüşür. Oyunun nabzı sürekli yükselip alçalırken birbirinden bambaşka hayata sahip bu iki adamın, en sonunda birbirlerini değiştirmelerine şahit oluruz.
Küçük Bir Depoda Kocaman Bir Dünya
Birbirlerine ateş ve buz kadar taban tabana zıt olan bu iki adam, aslında birbirlerine ne kadar benzediklerini anladıklarında oyun çok daha çarpıcı bir hal almaya başlıyor. Serseri gözüyle baktığımız çatlak depo bekçisi, hayatı sorgulamamıza sebep olacak cümleler sarf ederken karşısındaki suçlunun da bakış açısını değiştiriyor.
Sahicilikten kopmayan bu süreç boyunca insanoğlunun özündeki vahşi dürtü kadar insan olmanın getirdiği erdemler de bizlere adım adım sunuluyor. Bu küçük dünyada, güçlü olanın zayıf olanı ezdiği, gerçeklerin yalanlarla manipüle edildiği ve “ben” duygusunun her şeyin önüne geçtiğine şahit oluyoruz. Ama öte yandan düşenin elinden tutmayı, en kıymetli varlığından bir başkası için vazgeçmeyi ve “biz” olmanın ne demek olduğunu da görüyoruz. Anlayacağınız bu küçük depo ve içinde olanlar, Coşkun Irmak’ın güçlü metaforları, derin diyalogları ve insanlığın hem özünü hem de gelişimini gözler önüne seren karakterleri ile aslında dünyamızı temsil ediyor.
![](https://maksatsinema.com/wp-content/uploads/2024/12/gece_boyunca_1.png)
İnsanlar İkiye Ayrılır: İnsanlar ve Tavuklar
“Gece Boyunca”da Coşkun Irmak, “Bazı insanlar insandır, bazıları da tavuk. Bizler bazen insan oluruz, bazen da tavuk.” cümlesi ile insanlığı özetleyen basit ama oldukça güçlü bir cümleye imza atıyor. Sıradan hatta tesirsiz gibi gözüken bu cümle, en az George Orwell’ın muhteşem eseri “Hayvan Çiftliği”ndeki “Bütün hayvanlar eşittir, ama bazı hayvanlar daha eşittir.” cümlesi kadar çarpıcı olduğunu, üzerine biraz düşündüğümüzde ispatlıyor.
Oyun boyunca kimin tavuk, kimin insan olduğu konusunda net fikirler kafamızda oluşmuyor. Zira roller sürekli değişiyor. Ama oyun nihayete ererken aslında içimizde hem iyiyi hem de kötüyü barındırdığımızın altı unutamayacağımız bir şekilde çiziliyor. Yönetmen Kerem Murkurt, oyunu sahneye koyarken metni iyi analiz ettiğini dinamik bir bakış açısıyla ortaya koyuyor. Öte yandan kendisi de suçlu karakterine hayat veren Kerem Murkurt, depo bekçisi rolü için Burak Tekin’i seçerek oyunun kaderini de belirleyen çok doğru bir tercih yapıyor. İyi yazılmış bir metni başarıyla özümseyen Burak Tekin, hem deli hem de bilge diyebileceğimiz ve fiziksel anlamda da zorlayan bir oyunculuk gerektiren depo bekçisi karakterinin altından layıkıyla kalkıyor; bazen yüreğimizi burkanken bazen de bizi katıla katıla güldürüyor. Kerem Murkurt ise oldukça tutarlı bir oyunculuk ile oyunun ritmini belirlerken Burak Tekin’in oyunculuğunu da destekleyerek seyir zevkini bir adım öteye taşıyor. Zerrin Murkurt’un doğallığın gücünden yararlanan kostüm tasarımının, oyunculuklara olumlu bir katkı sağladığını da unutmadan belirtmek gerekiyor.
Hasılıkelam Kerem Murkurt’un “Gece Boyunca”sı, Coşkun Irmak’ın insanı ve insanlığı mercek altına aldığı kıymetli eserini sahneye uyarlarken hem metnin hakkını veren hem de yeni bir soluk getiren bir oyun olarak hafızalara kazınıyor. Oyundan sonra en çok akılda kalan ise Burak Tekin’in kayıtsız kalınamayacak enfes performansı oluyor.
Son bir söz olarak Ada Tiyatro’dan bahsetmek gerekiyor. 2019 yılında Kerem Murkurt tarafıdan kurulan Ada Tiyatro, 11. Uluslararası Yeni Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri’nde “En İyi Çıkış Yapan Özel Tiyatro” ödülünü aldı. Her şey gibi sanatın da mekanikleşip ruhsuzlaştığı bu devirde, sanatseverlere nefes alacakları samimi ve içten bir ortam sunan Ada Tiyatro’nun bundan sonra da bize güzide eserler sunmaya devam edeceğine yürekten inanıyorum.