Zookeeper / Hayvan Bakıcısı (2011)
Hayvanlarla ilgili bir komedi filmi diyince ilk olarak aklıma (animasyonlar dışında) Ace Venture: When Nature Calls (1995) gelir. Mizahi saçmalıktaki bir konuya (yani saçma sapan değil), Jim Carey’nin harika mimikleri ile sergilediği kaliteli oyunculuğu eklenince, bugün bile izlediğimde katıla katıla gülebildiğim o unutulmaz yapım ortaya çıkıyor. Tabi bu şekilde hayvanların komedi unsuru olarak kullanıldığı birçok film var ama bunların çok azı başarılı denebilecek seviyede.
Zookeepper’da, klasik romantik-komedi içinde hayvanların kullanıldığı bir film. Kahramanımız Griffin, Franklin Park Zoo’da hayvan bakımı ile ilgilenen, sosyal anlamda yetersiz, en iyi arkadaşları ilgilendiği hayvanlar olan bir karakterdir. Film, Griffin’in evlilik teklifi yaptığı kız arkadaşı Stephanie tarafından reddedilmesiyle başlıyor. (Neden mi reddediyor? Çok basit. Tek sebep: ekonomi. Griffin’in statüsü de ekonomik geliri de düşük bir mesleği vardır: hayvan bakıcılığı. Stephanie ise zengin bir kızdır. Yani davul dengi dengine Griffin der. Türk filmlerinin vazgeçilmez konusu: bir türlü kavuşamayan zengin kız, fakir erkek. Tabi biz de fakirlik emaresi olarak seçilen iş genelde hayvan bakıcılığı olmaz ama benziyor işte.)
Zaten sosyal ilişkilerde başarılı olamayan Griffin, bu olayla kendini iyice yalnız hisseder. Buna rağmen hala Stephanie’yi sevmektedir. O kadar ki, Stephanie’yi gördüğünde aşkından aklı karışır ve saçmalamaya başlayarak doğru düzgün cümle kuramaz.
Kahramanın sevgilisi karşısında dilinin tutulması, kekelemesi, saçmalaması gibi durumlar romantik-komedi filmlerinin vazgeçilmezidir. Fakat itiraf etmek gerekirse, bu sahnelerde hiç Kevin James’in ki kadar başarısız bir oyunculuk görmedim. Yüz yapısı bir komedi oyuncusunun göstermesi gereken mimiklere elverişsiz. Bunun yanında vücut yapısı da birçok jesti sergileyemeyecek kadar kaba. Hâsılı ben Kevin James’in daha önceki filmlerinde de bu filminde de natürel bir komedi oyunculuğu sergilediğini düşünmüyorum. Aksine çok yapay ve yapmacık duruyor. Özellikle komedi filmleri için istenmeyen bir durum!
Neden bu filmde başrol için Kevin James tercih edildi? Belki daha az tanınan bir yüz kullanılmak istendi. Fakat bence farklı bir oyuncu tercihi yapılabilirdi. Örneğin, yönetmenimiz Frank Coraci’nin kendisi ile beraber kaliteli denebilecek filmler- The Wedding Singer (1998), Click (2006) – ortaya koyduğu Adam Sandler gibi. Maalesef yönetmen onu maymuna çevirmiş!
Filme dönecek olursak, Stephanie’ye karşı olan duygularını engelleyemeyen Griffin, kendini ona göstermeye çalışırken kızın eski erkek arkadaşı ile tekrar görüşmeye başlaması bir de evlenmeyi düşünmeleri olayı iyice karıştırır.
Nasıl oluyor da, insanlar arasında zavallı görünen bir karakter, karşı cinsle ilişkilerinde kendini göstermek için sosyal ve fiziksel anlamda yetersiz olmasına rağmen son derece güzel, ikili ilişkilerde oldukça rahat ve kendini ifade edebilen bir kızla arkadaşlık ediyor diyorsanız sizi şaşırtacak bir şey daha var. Geceleri hayvanat bahçesinde hayvanlar, maymuncuk işlevselliğine sahip maymunumuzun kafes kapılarını açmasıyla aslan liderliğinde toplanırlar ve her gece olağan toplantılarını yaparlar.
Bir gece olağanüstü toplanırlar ve Griffin’ e aşk hayatında yardım etmeye karar verirler. Gerçekten de Griffin’e hayvanlardan başka yardım edebilecek kimse gözükmemektedir. Bunu ona da söylemeye karar veren hayvanlar, onunla konuşurlar. Hayvanların kendi aralarında konuşmaları ya da bir şekilde iletişim kurmaları olağan görünen bir şey. Ancak bir insanla konuşmaları… Filme fantastik bir hava katan bu durum belki sadece yardıma muhtaç kahramanımıza özgü dursaydı yadırganmayabilir hatta masum durabilirdi. Fakat Griffin’in en iyi dostu Goril Bernie ile bir gece dışarıya eğlenmeye çıktıklarında, Bernie’nin insanlarla, kendisine kız arkadaş bulacak kadar iyi iletişim kurması, o kadar da değil dedirtecek bir hale sürüklüyor filmi. (Zaten Goril Bernie’nin kostüm ve makyajları da bu dönemlerde çekilen bir filme göre vahim seviyede duruyor.)
Şimdiye kadar Griffin’e sadece hayvan dostları – pek de başarılı denemeyecek şekilde- yardım etmeye çalışıyorlardı. Ta ki hayvanat bahçesinin veterineri Kate’in Griffin’le ilgilenip ona samimi bir şekilde yaklaşmasına kadar. Hayvan takımı ve ekibe dâhil olan Kate Griffin’e yarıdım etmek için ellerini sıvarlar.
Kate, Griffin’e bir düğünde Stephanie’yi kıskandırmak için kız arkadaşıymış gibi davranarak yardım etmeye çalışır. Bu yardım işe yarar ve Stephanie Griffin’le tekrar görüşmek ister. Bu görüşme de Stephanie önlerindeki ekonomik engeli kaldırmak adına ağabeyinin lüks arabalar satan şirketinde çalışması için Grffin’e bir iş teklifi yapar. Eğer bu teklifi kabul ederse kendisine bol bol para kazandıracak statüsü yüksek bir işe sahip olacak fakat artık hayvanat bahçesinde çalışamayacak ve bir daha onun dünyadaki yegâne dostlarını göremeyecektir.
Birden mizahi altyapıdan felsefik üstyapıya fırlayan film bireye, “hayatından feragat ederek kendisini sevenler için yaşamak mı?” yoksa “kendinden başka hiçbir şey düşünmeyerek sadece kendisi için yaşamak mı?” şekliden bir sorgulama yaptırır. İki kişinin öykülediği beş kişinin senaryolaştırdığı bir filmde sanırım böyle basit-karmaşık dalgalanması -en azından diyaloglarda- yaşanması normal olsa gerek. Gerçekten de basit bir komedi şeklinde devam eden filmin sonlarına doğru kahramanımız garip bir şekilde kendi varlığını da sorgulamaya başlayacaktır.
Bütün bunlara rağmen Griffin, sonunda en iyi dostu Goril Bernie’nin de yardımıyla gerçek aşkı bulacak ve onun peşinden koşacaktır.
Klasik bir aşk konusunu, hayvanlar ile işlemeye çalışan film, başroldeki hüsranı, Gorilimizin makyaj ve kostümlerindeki yetersizlikleri ve Zürafamız gibi bazı hayvanların özel efektlerinin gerçekçilikten uzak durması ile pek başarılı gözükmüyor. Bununla birlikte hayvanların orijinal seslerini veren ünlüler (Goril Bernie’yi Nick Nolte, Maymun Donald’ı Adam Sandler, Aslan Joe’yu Sylvester Stallone, dişi Aslan Janet’i Cher seslendiriyor.) ve her yaştan izleyiciye hitap edebilir olması filmin artıları arasında söylenebilir.
Yazar: Ümit Tatar