Bir Afişin Anatomisi: The Cobbler (2014)

Bir Afişin Anatomisi: The Cobbler (2014)

En kötülere verilen Razzie Ödülleri’nin müdavimi olan, özellikle “Jack and Jill / Jack ve Jill (2011)” filminden sonra sinemalardan ırak olmasını daha çok dilediğimiz Adam Sandler’ın başrolünü üstlendiği “The Cobbler / Şans Ayağıma Geldi (2014)” filmi, ülkemizde geçtiğimiz Cuma vizyona girdi. Yönetmen koltuğunda, “The Station Agent / Hayatın İçinden (2003)”, “Win Win / Kazananlar Kulübü (2011)” gibi filmlerden hatırlayacağımız Thomas McCarthy var. Senaryoyu Paul Sado ile birlikte yazan McCarthy’nin eğlenceli bir seyirlik ortaya çıkardığını söyleyebiliriz. Filmde, Max Simkin isimli şahsa, babasından sihirli bir ayakkabı tamir aleti miras kalır. Bu alet ile tabanları onarılmış ayakkabıları giyen Simkin, ayakkabının gerçek sahibine dönüşür ve ayakkabı ayağında olduğu müddetçe öyle kalır. Simkin’in bunu keşfetmesinin sonrasında ise bol bol komik, absürt ve eğlenceli sahneler arka arkaya dizilir… Filmle ilgili bundan daha fazla bir şey söylemenin gerekli olduğunu sanmıyorum. Zira film bundan ibaret. Bu yüzden sizi, aşağıda gördüğünüz afişe dikkatle bakmaya davet ediyorum; onunla ilgili söyleyeceklerim yeni başlıyor…

1- Adam Sandler’ın İlahi Yüz İfadesi

Sandler, nevi şahsına münhasır bir şekilde acı çeker gibi gülümserken, bir yandan da yüzü ilahi bir mutluluk ile ışıldıyor. Fakat bunun sebebini anlamak bir hayli güç! Kollarına iki yana açmış, yüksek bir yerde, yüzünde bu ifade ile dururken, aniden Jack Dawson gibi “Ben dünyanın kralıyım!” diye bağırmasından korkuyor insan. Yoksa Sandler, bu ilahi yüz ifadesi ve kirli sakalları ile şunu mu ima ediyor acaba: “Bakın yüzüme! Russell Crowe’dan ya da Christian Bale’den ne eksiğim var; bende bir peygamberi oynayabilirim!”

2- New York’un Tepesi ve Sihirli Ayakkabı Yığını

Sizce de bu afişte bir tuhaflık yok mu? Sandler tam olarak nerede duruyor? Asfalt bir yola benziyor olabilir ama durduğu yer her neyse, New York’un en büyük binası olan Empire State ile eşdeğer yükseklikte. Yoksa bir uzay gemisinin üstünde, New York semalarında dolanıyor mu? Açıkçası ben tam olarak nerede durduğunu çözemedim. Ama asıl sorulması gereken soru, Adam Sandler’ın koskoca bir ayakkabı yığının içinde, New York’un tepesinde ne işinin olduğu! Tüm bunların, Sandler’ın filmde bir ayakkabıcıyı canlandırdığını ya da yükseklikten korkmadığını belirtmekten daha öte bir anlamı olmalı. Yoksa yok mu? Yani bu duruş, bu bakış, bu gülümseme, bu ilahi yüz ifadesi… Bütün bunlar ile Sandler, “Ehehe! Bakın ben ayakkabıcı oldum!” mu demek istiyor sadece? Tanrım olamaz…

3- Film İsimlerini Türkçeye Çeviren Korkunç Ekibin Yaratıcılığı!

Daha önce “R.I.P.D. / Ölümsüz Polisler (2013)” için yazdığım yazıda da bahsettiğim, yabancı filmleri gösterime sokarken yeniden isimlendiren korkunç ekip, bu filme de elini atmış! Aslında ismi “The Cobbler” yani “Ayakkabı Tamircisi” olan film, gişe kaygısı yüzünden “Şans Ayağıma Geldi” diye çevrilmiş. Gerçi bu ismin, filmin orijinal isminden çok daha yaratıcı olduğunu da söylemeden edemeyeceğim. Ama yine de bir sinema filminden çok, uyduruk bir yarışma programını andırıyor…

4- Filmi Özetlemeye Çalışan Motto

Filmin orijinal afişlerinde yer almayan bu cümle, yine yabancı filmlerin isimlerini Türkçeye çeviren korkunç ekibin işi olmalı! Çünkü bu ekiptekiler, genelde filmin özetini, buldukları isimle yapmaya çalışırlar. Bu sefer ismin afili olmasına o kadar özen göstermişler ki bunu tam olarak yapamamışlar ve anlaşılan özeti bu motto ile yapmaya karar vermişler. Ayrıca sağolsunlar, “her çift ayakkabıda (…)” diyerek ayakkabıların çift olduğunu da vurgulamışlar. Çünkü Sandler, ayakkabıların tekini giydiğinde değişim geçirmiyor. Anlayacağınız bu korkunç ekip, bu motto ile hem filmi özetliyor hem de spoiler vermeyi ihmal etmiyor! Gerçekten onlardan korkulur…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir