Bir Senaryonun Anatomisi: Araf (2006), Cennet (2008), Cehennem 3D (2010)
Öğrencilik yıllarında evli bir adamdan hamile kalan, gebeliğinin on altıncı haftasında sağlıksız ve yasal olmayan koşullarda bebeğini aldıran Eda, yine öğrencilik yıllarında tanıştığı ve üç yıl sonra evlendiği Cem ile mutlu bir evlilik sürdürüyordur. Ve derken aşkları ilk meyvesini verir; Eda tekrar hamiledir. Ancak Eda hamileliğinin ilerleyen aylarında sıra dışı olaylar yaşamaya başlar. Daha önceki hamileliğinde aldırdığı bebeği intikam almak için geri dönmüştür… Hem de Panda makyajlı küçük bir kız olarak! (İşte bu yüzden bundan sonra ona kısaca Panda diyeceğim.)
Panda, karanlık ve ürkütücü bir mezarlıkta ölü bir cenini kordon bağından tutmuş yerde sürükleyerek ve “annem beni çok severdi” şarkısını söyleyerek ilerliyordur. Aniden birinin ağladığını duyar ve dikkat kesilir. Ses, az uzaktaki ağacın altından geliyordur. Panda, yavaş yavaş oraya ilerler. Ağacın altında tıpkı onun gibi küçük bir çocuk oturuyordur. Çocuk dizlerini karnına çekmiş, sırtını ağaca dayamış ve başını ellerinin arasına almış hüngür hüngür ağlıyordur.
Panda: Ne oldu sana? Neden ağlıyorsun? Yoksa sende ArAf’ta kalmış bir ruh musun?
Çocuk kafasını kaldırdığında Panda çok şaşırır. Çünkü şimdiye kadar o hep en korkunç suratın kendisinde ait olduğunu düşünmüştür. Çocuğun yüzünün sağ tarafı iğrenç yaralarla kaplıdır. Tıpkı Cüzzamlı gibidir. (İşte bu yüzden bundan sonra ona kısaca Cüzzamlı diyeceğim.) Çocuk ağlamaya devam eder.
Cüzzamlı: Benden utanıyorlarmış. Ne acı! Oysa ben her şeye rağmen beni sevdiklerini düşünmüştüm!
Panda: Kim? Kim senden utanıyormuş?
Cüzzamlı: Annemle Babam. Benden utandıkları için beni mum fabrikasında ki kazana attılar.
Panda: Aaa! Şu lanetli mum fabrikası mı?
Cüzzamlı: Evet, orası babamındı.
Panda: Orası yandığında çok kişinin öldüğünü duydum.
Cüzzamlı: Biliyorum.
Panda: Oraya giren herkes ölüyormuş.
Cüzzamlı: Biliyorum.
Panda: Nereden biliyorsun?
Cüzzamlı: Biliyorum, çünkü onları ben öldürdüm.
Panda: Aaa! Sen mi? Ama neden?
Cüzzamlı: Annemle Babamı bulana kadar oraya giren herkesi öldüreceğim.
O zaman kadar naif ve kırılgan bir çocuk gibi duran Cüzzamlı birden ayağa kalktı. Çok sinirli gözüküyordu. O kadar sinirlenmişti ki gözlerinden ateşler çıkmaya başlamıştı.
Panda: Acını anlayabiliyorum. Ama sakin olmalısın. Beni de annem öldürdü. Hem de ben doğmadan.
Cüzzamlı: Doğmadan nasıl öldürebilir ki seni?
Panda: Ben daha karnında iken beni kesip çıkarttırdı içinden.
Bu seferde Panda ağlamaya başlamıştı. O sırada cılız bir ışığın onlara doğru yaklaştığını fark ettiler.
Cüzzamlı: Mezarlık bekçisi herhalde.
Az sonra yanlarına, elinde antika bir fener ile mavi tişörtlü, sarı saçlı, 30 yaşlarında bir adam geldi.
Adam: Onu gördünüz mü?
Panda ve Cüzzamlı çok şaşırdılar. Çünkü insanlar onları gördüklerinde her zaman çığlıklar atarak kaçarlardı. Ama bu adam diğerlerinden farklıydı.
Cüzzamlı: Kimi gördük mü?
Adam: Çok güzel bir kız o. Resmi yokmuş ama ismi varmış sadece. Ama bana ismini henüz söylemedi.
Panda: Biz kimseyi görmedik. Hem sende kimsin? Bizden korkmuyor musun?
Adam: A’nın Adı A. Can değil. Sizden niye korkayım küçük çocuklarsınız siz. Küçük çocuklar. Sizin adınız var mı?
Cüzzamlı: Ne diyorsun be geri zekâlı? Hem niye böyle tuhaf tuhaf hareketler yapıyorsun sen! Çok sinirimi bozdun zaten moralim bozuk!
A: A, geri zekâlı değil. A, atipik psikoz ve düşük zekâya sahip. Tamam mı!?
Panda: Ya nerden çıktın sen ya! Off! Herkes bizden korkar. Biz hayaletiz, hayalet.
Cüzzamlı: Bu geri zekâlı ile uğraşamayacağım. Ben mum fabrikasına gidiyorum.
Cüzzamlı bir anda kapkara bir toz bulutuna dönüşüp yok olur.
Panda: Nereden geliyorsun sen böyle?
A: Hastaneden kaçtım?
Panda: Aaa! Neden kaçtın?
A: Onu bulmam lazım beraber uçacağız. Onun kanatları var. Ama daha küçükler. Büyüyüp güçlendiklerinde gökyüzüne uçuracak beni.
Panda: Kim o?
A: O işte.
Panda: Ya sabır!
A: Senin annen var mı?
Panda: Annem beni doğmadan öldürdü!
A: Doğmadan mı? Nasıl yani?
Panda: Ben daha karnında iken beni kesip çıkarttırdı içinden.
Panda tekrar ağlamaya başlamıştı. A, Panda’ya sarılıp onu teselli etmek istedi. Ama başaramadı. Elleri onun vücudunun içinden geçti. Onu tutamıyordu.
A: A, neden sana dokunamıyor.
Panda: Çünkü ben bir hayaletim anla artık.
A: Hayalet ne demek?
Panda: Öldüm ben yani. Öldüm!
A: A’nın annesi de öldü. A, annesini çok severdi. Neden öldü ki? Keşke ölmeseydi!
A’da ağlamaya başlamıştı. Tam o sırada ikisi de bir ses duydu. Sanki biri şarkı söylüyordu. Çalıların arasından garip saçlı ve tuhaf makyajlı bir adam çıktı. Evet, bu Hayko Cepkin’di.
Hayko Cepkin: Son kez!
Panda: Aaa! Sen Hayko Cepkin’sin!
Hayko Cepkin: Son kez! Gölgemden gölgen koptu!
Panda: Bu şarkı bana bir yerden tanıdık geliyor sanki.
Hayko Cepkin: Hem de çok derinden dertliyim!
A: Yoksa sen de mi atipik psikoz ve düşük zekâya sahipsin?
Hayko Cepkin: Sesin yok! Tenin yok!
Panda: Bana mı diyor acaba bunları?
Hayko Cepkin: Sessizlik son kez!
Aniden kapkaranlık bir toz bulutu gökyüzünde belirdi ve Hayko Cepkin’i yakalayarak çalılıkların arasında kayboldu. Panda ve A çok şaşırmışlardı. A’nın antika feneri bir anda söndü. A, cebinden bir çakmak çıkarıp çaktığı anda yanında Cüzzamlı belirdi. Her tarafı kan içindeydi.
Cüzzamlı: Çakmağı sen mi yaktın?
A: A, çakmağı yaktı.
Cüzzamlı: Ateş beni çağırır. Nerede ateş görürsem oraya giderim ben.
Panda: Nereye gittin sen? Hem üstün başın niye kan içinde?
Cüzzamlı: Mum fabrikasına giren bir çocuğu öldürdüm. Birde az önce şarkı söyleyen şu adamı. Sonra bir fotoğrafçı var ona musallat oldum. Babası eskiden mum fabrikasında çalışırmış, ayrıca babamın da eski dostu. Sanırım bu salak bana ailemi bulmamda yardım edebilir. Zaten şimdi korkudan medyum medyum gezip benden nasıl kurtulacağını düşünüyordur. (Kahkaha atmaya başlar.)
Panda: Bende gidip anneme bakayım. Ne yapıyor acaba? Onu delirtmeme az kaldı. Türlü türlü numaralar yapıyorum. Bilgisayar ekranından çıkıyorum, tavandan fırlıyorum, geceleri kâbuslarına giriyorum. Yatağın altına bakmadan uyuyamıyor artık.
Panda’da kahkaha atmaya başlar. Sonra yavaş yavaş mezardan uzaklaşır. Bir süredir sesi soluğu çıkmayan A, Cüzzamlı’ya dönerek:
A: Sence o nerededir şimdi?
Cüzzamlı: Ulan sen başıma bela mısın? Kim o? Nerede, ne bileyim ben! Aha çakmak yandı. Vallaha yandı! Kesin buldu ailemi. Kesin! Şerefsiz baba, bekle ben geliyorum!
Cüzzamlı tekrar kapkara bir toz bulutuna dönüşerek gözden kayboldu.
A: A, yalnız kaldı. A, ne yapacak şimdi? O nerededir acaba?
A, böyle düşüne düşüne yürümeye başladı. Bir uçurumun kenarına geldiğinde, O’nu gördü.
O: Benim adım Cennet. Uçmak ister misin?
A: A, uçmak istiyor.
A’nın karşısında ki kadının sırtından büyük ve beyaz melek kanatları çıktı. Sonra kanatlarını çırpıp havalandı. A’da kendini uçurumda aşağı bıraktı. Kız onu tuttu. Gökyüzünde özgürce uçuyorlardı şimdi. Sonra kız birden kayboldu. A, bir anda kendini boşlukta bulmuştu. Hızlıca yere düşüyordu…
Panda ve Cüzzamlı bacaklarını uçurumdan aşağı sarkıtmış ve birbirlerine sarılmış dolunayı izliyorlardır.
Panda: Sence ona engel olmalı mıydık?
Cüzzamlı: Hayır, tabi ki. O artık cennette.
Panda: Hala inanamıyorum. Aslında öyle bir kız yoktu he. Bütün hepsi A’nın uydurmasıydı yani. Bu şekilde ölmesi üzücü.
Cüzzamlı: Mutlu bir şekilde öldü. Bende mutluyum artık. Ruhum huzura kavuştu. Yıllardır beslediğim intikam duygusu sonra erdi. Babamla annemi tıpkı beni öldürdükleri gibi öldürdüm. Ateşle. Cehennem Ateşi ile…
Panda: Bende çok huzurluyum. Biliyor musun annemde artık cennette benimle olacak. Sanırım artık buradan ayrılma vaktimiz geldi. Artık gökyüzü ile yeryüzü arasında sıkışmış gibi hissetmiyorum kendimi.
Cüzzamlı: Evet artık ayrılma vaktimiz geldi. Ayrılmadan önce sana bir şey vermek istiyorum.
Cüzzamlı, cebinden bir gözlük çıkarıp Panda’ya uzatır. Bir camı mavi diğer camı kırmızı bu gözlük Panda’nın dikkatini çekmiştir.
Panda: Ne bu?
Cüzzamlı: 3D gözlük. Onunla her şey daha farklı gözükür.
Panda gözlüğü takıp Cüzzamlı’ya baktığında onun kapkara bir toz bulutuna dönüştüğünü gördü. Ama bu sefer sanki toz bulutu ona doğru geliyor gibiydi. Gözlüğü çıkarttığında Cüzzamlı gitmişti…
Biray Dalkıran ani bir refleksle gözlerini açtı. Kan ter içinde kalmıştı. Gördüğü en garip rüyaydı bu. Yataktan doğruldu ve mutfağa gitti. Kendine gelmek için bir bardak su içti. O sırada kafasında bir ampul yandı. “Evreka!” diye bağırarak daktilosunun başına koştu. Aklına harika bir fikir gelmişti. Bir üçleme çekecekti. İlk filmin ismini ArAf olarak düşündü. Bu filmde Panda’yı kullanacaktı. Harika bir korku filmi olabilirdi. İkinci filmin ismi de Cennet koyacaktı. Bu psikolojik bir dram olacaktı ve hayal gücü yüksek geri zekâlı A’yı başrole koymaya karar verdi. Üçüncü filmde ise Cüzzamlı olmalıydı. Hatta son filmi üç boyutlu çekmeye karar verdi. Filmin ismini de çoktan bulmuştu: Cehennem 3D…
SON
ARAF’la İlgili Gereksiz Bilgiler
- Yönetmen Biray Dalkıran, senaryoyu gerçek(!) bir olaydan esinlenerek Hakan Bilir’le birlikte yazdı.
- Filmin ilk yayınlanan afişinde slogan “Geçmişin senden intikam almaya geldi, Kurtulmayı denemek için izle” olarak yer alıyordu. Sonradan “Geçmişin senden intikam almaya geldi.” olarak değiştirildi.
- Filmde hastane olarak kullanılan yer aslında Haydarpaşa Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi.
- Panda makyajlı küçük kız, 200 kişi arasından seçildi.
- Film, zamanında en kötü filmler listesi olan IMDb Bottom 100’de 1 numaradaydı.
- Filmin DVD’si PathFinder Pictures tarafından, Amerika’da The Abortion adı altında dağıtıldı.
CENNET’le İlgili Gereksiz Bilgiler
- Filmde ki uçma sahnelerinin inandırıcı olması için 4 ayrı düzenek kuruldu. Bu düzenekler Harry Potter filminde kullanılan düzenekler ile tıpa tıp(!) aynısıydı. Filmin genelinde 20 dakikadan fazla yer tutan hayal ve cennet sahneleri için Türk ve İngiliz özel efekt ekipleri koordineli çalıştı.
- Cennet mekânlarının tamamında 3D animasyon uygulandı.
- Harun Kolçak’ın, (Çağan Irmak’ın Babam ve Oğlum filminde kullanmak istediği ama o filme kısmet olmayan) Mavi Dünya isimli bestesi filmin sonunda ve albümünde yer almıştı.
- Filmin başrol oyuncusu Fahriye Evcen, galaya sırtına yaptırdığı melek kanatları dövmesi ile gelmişti.
- Filmin DVD’si PathFinder Pictures tarafından, Amerika’da Psycho Love Story adı altında dağıtıldı.
CEHENNEM’le İlgili Gereksiz Bilgiler
- Türkiye’nin ilk üç boyutlu filmi.
- Film, online yayımlanan haftalık film kültürü dergisi Arka Pencere tarafından verilen 2. Altın Kestane Ödüllerinde “En Fena Yönetmen” ödülünü aldı.
- Filmin 3D’si için İspanya’dan profesyonel bir ekiple çalışılmıştı. İspanyol ekip hikâyeden ve çekilen sahnelerden korktuğu için İstanbul’dan işlerini bitirmeden apar topar ayrılmıştı. (Yok, daha neler!)
- Filmi 3 boyutlu film çekme cesaretini gösteren yapımcılar Coşkun Tözen, Burak Saraçoğlu, Selva Alemdar ve teknik olarak bu filmi dünyaya kazandıran Fono Filmin sahibi Cemal Okan, Türkiye’yi bu sektörde 10. ülke yapmışlar. Ne diyelim, helal olsun onlara…