Bir Senaryonun Anatomisi: Final Destination 5 (2011)

Bir Senaryonun Anatomisi: Final Destination 5 (2011)

The Final Destination’ın, serinin bir önceki filmine kıyasla yapımcıların yüzünü güldürmesi, -her ne kadar isminden de anlaşıldığı üzere son film olarak düşünülse de- bir devam filminin daha geleceğinin habercisiydi hiç şüphesiz. 2010 yapımı A Nightmare on Elm Street’in senaristlerinden Eric Heisserer’e emanet edilen senaryonun karakterlerini de her zaman olduğu gibi serinin yaratıcılarından Jeffrey Reddick yazacaktı. Peki, sizce bu film çekim aşamasındayken, bu ikili arasında nasıl bir konuşma geçmiş olabilir? Elbette bunu bilmiyorsunuz, ama tahmin edebilirsiniz. Şimdi sizi, tahmin etme zahmetinden kurtarıp bu konuşmanın metni ile baş başa bırakıyorum. Fakat unutmayın, aşağıda yazan şeylerin gerçekle uzaktan yakından bir alakası yoktur! Ama olabilirde…

Eric ve Jeffrey otobüsle çıktıkları bir iş gezisini fırsat bilerek Final Destination 5’in senaryosu üzerine konuşmaya başladılar.

Eric Heisserer: Uçak faciası, otobanda zincirleme kaza, lunaparktaki hız treni dehşeti, 3 boyutlu araba yarışı kazası. Şimdi nasıl bir felaket olsa acaba?

Jeffrey Reddick: Şu köprüye bak Eric, sence yıkılsa nasıl olurdu? Bu arada ne diyordun?

Eric Heisserer: Sen bir dâhisin Jeffrey! Otobüsle yapılan bir iş gezisi sırasında köprünün yıkılması. Evet, yeni felaketimiz bu olacak!

Jeffrey Reddick: Tamamdır. Peki, bu sefer ‘Ölüm’den kaç kişi kurtulacak?

Eric Heisserer: Sekiz. Benim uğurlu sayımdır da.

Jeffrey Reddick: Pekala, bak şöyle bir fikrim var. Serinin ilk iki filminde rastladığımız ölüm şifrecisi Bludworth’u bu filmde de gösterelim. Sağ kalanlara ölümü kandırmanın tek yolunun bir başkasını öldürmek olduğunu söylesin. İşte bunun sayesinde serinin en ilginç karakterine kavuşacağız! Sekiz kişi kurtulacak demiştin değil mi? Asıl adamımız Sam, tam şirket gezisine çıktıkları gün sevgilisi Molly tarafından terk edilecek. Onu teselli etmeye çalışanda en yakın arkadaşı Peter olacak. Bunların dışında felaketten kurtulanlar, aptal müdür Dennis, her filmde olması gereken salak Isaac, kibirli güzelimiz Olivia, zenci dostumuz Nathan ve Peter’in sevgilisi Candice olacak. İlk ölenin Candice olması Peter’i tam manasıyla delirtecek ve ölümden kurtulmanın tek yolunun bir başkasını öldürmek olduğunu öğrenince işler karışacak…

Eric Heisserer: Vay canına! Bu harika bir fikir Jeffrey! Dördüncü filmde belirginleşen komedi üslubuna da bu filmde bir son verelim ne dersin? İlk filmin karanlık çizgisine yakın bir film yapmalıyız bence.

Jeffrey Reddick: Kesinlikle sana katılıyorum! Peki, filmin konusu hakkında kafanda fikirler oluşmaya başladı mı, Eric?

Eric Heisserer: Bir grup mesai arkadaşı otobüs ile şirket gezisine çıkacaklar. Otobüs köprüye geldiği sırada, Sam köprünün çökmesi sonucu herkesin öldüğü bir kâbus görecek. Gördükleri yavaş yavaş gerçek olmaya başlayınca panik halinde kız arkadaşı Molly ve diğer mesai arkadaşlarını bu felaketten kurtaracak ya da o öyle sanacak. Çünkü ölüm, kandırılmaktan hoşlanmayıp yarım kalan işini tamamlamak için farklı yöntemlerle geri dönecek… (Sırıtarak) Nasıl ama? 

Jeffrey Reddick: Gayet başarılı. Peki ya ölümler? Ölümler nasıl olacak?

Eric Heisserer: Bilirsin ölüm geldiyse ondan kurtuluşun yoktur. Bu yüzden filmde ölümler seyirciyi şaşırtacak cinsten olmalı. Mesela etrafını alevler saran adam, alevler yüzünden değil kafasına düşen ağır bir heykel yüzünden ölmeli. Anlıyorsun değil mi Jeffrey?

Eric ani bir refleksle gözlerini açar. Cam kenarında oturan Jeffrey ise umursamazca dışarıyı seyrediyordur.

Jeffrey Reddick: Şu köprüye bak Eric, sence yıkılsa nasıl olurdu? Bu arada ne diyordun?

Daha önce Titanic ve Avatar’da ikinci birim yönetmeni olarak çalışan Steven Quale, ilk uzun metraj filmi Final Destination 5’in yönetmenlik koltuğunu kapacağı görüşmeye geç kalmamak için Avatar’ın setinden bir uçak kaçırır. Kaçırdığı uçağın kontrolünü kaybedince Eric ve Jeffrey’in bindiği otobüsün olduğu köprüye çarpar. Ve sonra…

Eric ani bir refleksle gözlerini açar ve başparmağının kanadığını görür. Cam kenarında oturan Jeffrey ise umursamazca dışarıyı seyrediyordur… 

SON

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir