Almanya’nın en ünlü Türk sokak çetesi 36 Boys’u bilenler bilir. Neo-Nazilerin yabancılara yönelik yaptığı saldırılardan bezen Türk vatandaşların birleşerek kurdukları çetenin ismidir. Kreuzberg’de kurulan çetenin üyelerinden olan tanıdık isimlerde var. Bunlardan biri olan Killa Hakan’ı tanımak için illa rap ile uğraşmamız da gerekmiyor…

Mahalle kavgalarının olduğu, ideolojilerini yıkık duvarlara yaptıkları grafitilerle aktaran, aralarında doktorların, şampiyon boksörlerin bulunduğu, çaresizlikten ve korunma içgüdüsünden ortaya çıkan savunma sistemidir 36 Boys. Bu kültürün içinde olmak doğal olarak sistemin dışına da çıkmak demektir.

İsa -kendi söylemiyle Chiko (camiadaki ismi Chiko)- da Hamburg’da 36 Boys kadar geniş ve kalabalık olmasa da ufak çetesi ile karanlık işlere başlar. Başarı merdivenlerini Tony Montana kadar hızla çıkan Chiko acaba Montana gibi o merdivenden bir anda tepetaklak düşecek midir yoksa zirvede kalmasını bilecek midir bunu izleyerek görebileceğiz…

Güç + Para = Saygı

Chiko (Denis Moschitto) en tepeye oynamaktadır. En yakın arkadaşı Tibet (Volkan Özcan) ile çıktıkları bu belirsizlikler yolunda güç ve parayı aramaktadırlar. Onların hayallerini süsleyen bu fantezilerin sahibi ise uyuşturucu satıcısı Brownie’dir (Moritz Bleibtreu). Ona yaklaşabilmek için uyuşturucu tahsilatçısını fena pataklayan Chiko ve Tibet bir anda birtakım olaylar sonucu Brownie’nin adamı olurlar. Brownie, Tibet ve Chiko’dan kısa sürede uyuşturucu satışı yapmalarını ister. Sadece evden yapılan bu satışlar sonrası büyük vurgun yapan bu iki dost Tibet’in Brownie ile arasının açılması sonucu en büyük sınavlarına verirler. Güven ve ihanetin iç içe olduğu ince çizgide yürüyen bu insanlar hayatlarının kararlarını vermek zorundalardır. Chico için hayatını tehlikeye atarak kazandığı her şey, şimdi bir ipliğin ucuna bağlıdır. Ya İtibarını düşünüp Almanya’nın en büyük kodamanı olmaya devam edecek ya da dostuna, kardeşine yapılan saygısızlığı misli ile ödetecektir…

Almanya’da Türk Rüzgârı

Ünlü Alman yönetmen Hark Bohm’un kurduğu üniversiteye bağlı film akademisinden mezun olan Özgür Yıldırım, Chiko filmi için Hamburg Film Teşvik Dairesinden 320 bin Euro almıştır. Hibe için başvurulan film senaryoları arasında en yüksek meblağı alan Chiko filmi aldığı rakamın karşılığını festivallerde ve özel gösterimlerde gösterdiği başarılar ve ödüllerle vermiştir. 2008 Berlin Film Festivali’nde alkışlara boğulan film, Özgür Yıldırım’a da başka filmler yapma fırsatı sağlamıştır.

Yapımcı koltuğuna baktığımızda ise tanıdık bir isimle karşılaşıyoruz: Fatih Akın. Ayrıca filmin kadrosuna Fatih Akın kontenjanından giren iki isim dikkat çekiyor. Bu iki isimde Fatih Akın projelerinde bulunan Denis Moschitto (Kebab Connection ,2004) ve Moritz Bleibtreu (Im Juli, 2000). Aslında oyunculuklar normalin biraz altında kalmış. Moritz, Almanya’nın uluslararası oyuncularından biri. Yıllardır çabalamasının karşılığını “World War Z (2013)” filminde Brad Pitt ile karşılıklı oynayarak almasını bildi. Volkan Özcan’ın kariyeri Chiko filmindeki gibi saman alevi misali bir anlık parlamış ve sonra yok olmuş. Denis ise Fatih Akın’ın filmlerinde her zaman karşımıza çıkan bir isim. Ama yine de sonunun Birol Ünel gibi olmaması için iyi yapımlarda rol alması gerekiyor.

Scarface Filminin Türk Versiyonu

Ölmeden önce izlemeniz gereken bir Türk filmi var karşımızda. Bence izlenmeyi de hak eden samimi bir film olmuş. Almanya’nın karanlık tarafını ve illegal işler yapan insanların yaşamına açılan bir yolculuk. Ölümlerin, faili meçhul cinayetlerin, apartman dairelerindeki hayat kadınlarının fantezilerinin, kokain ticaretinin, yöresel mafyacılığın işlendiği Chiko, her ne kadar “Scarface (1983)” gibi bir başyapıtın Türk versiyonu olarak görülse de çok fazla beklentiye girilmeden izlendiğinde tat alabileceğiniz bir film. Üstelik ilk film olarak geçer not alan Chiko yönetmeni açısından da geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor. İzlerken Almanya’nın sokaklarında gezdiğinizi hissedecek ve tükenen hayatlar için gözyaşı dökeceksiniz…

Yazar: Umut Uçan