Baba Bizi Eversene (1975)
2 Ocak 1943 senesinde, Üsküdar Zeynep Kâmil Hastanesi’nde, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Barış’ı dünyaya geldi. Doğduğunda ona verilen isim sayesinde, yani Türkiye’de Barış ismini alan ilk bebek olmak belki de onun kaderini belirlemişti. Barış Manço, yaşadığı sürece birçok ilke imza attı. Yaptığı şarkılarla Çağdaş Türk Ozanı oldu. Çektiği programlarla Modern Evliya Çelebi oldu. Pir Sultan Abdal’ı, Yunus Emre’yi, Mevlana’yı doğudan alıp batıya götüren Kültür Elçisi oldu. Bu yazı da Barış Manço’nun müzik ve televizyon hayatından bahsettikten sonra, onun ilk ve son filmi olan “Baba Bizi Eversene”den bahsedeceğiz.
Barış Manço’nun Müzik Hayatı
Barış Manço, 15 yaşında Galatasaray Lisesi’nde kurduğu Kafadarlar müzik gurubu ile ilk kez çıktığı sahneden ömrünün sonuna kadar şarkılar söyledi. Ama daha da önemlisi gönlümüzün sahnesinden hala daha inmedi. Şarkılarında halk ozanları gibi öğütler verdi, atasözleriyle süsledi şarkılarını. Herkesin hayatına dokunan, unutamadığı bir Barış Manço şarkısı vardır mutlaka.
“Dönence” ile her karanlığın ardından güneşin doğacağını, “Günaydın Çocuklar” ile savaşın ne kadar kötü bir şey olduğunu, “Halil İbrahim Sofrası” ile erdemin ve alın terinin önemini, “Yaz Dostum” ile hırslarımız uğruna savaştığımız şeylerin ne kadar önemsiz olduğunu, “Kol Düğmeleri” ile aşkın iki ayrı kolda ve iki ayrı yolda bile sürebileceğini, “Can Bedenden Çıkmadıkça” ile ümidin var olduğunu ve hatta “Nane Limon Kabuğu” ile hastalandığımızda iyileşmenin tarifini öğretti bizlere.
Türk Halk ozanı kılığıyla sahneye çıktı, Rock söyledi. Doğunun ve batının enstrümanlarını, ezgilerini harmanladı. Saksafonun peşine zurna sesi duyduğumuz şarkılar besteledi. Daha önce hiç görülmemiş enstrümanları kullanıp bizi şaşırtarak, çağının ötesinde bir sanatçı olduğunu kanıtladı. Onun kalbinde herkesinkinden farklı rüzgârlar esiyordu. Kendini herkesle bir tutup herkesten farklı olmayı da çok iyi beceriyordu.
40 yıl süren sanat hayatında 160 şarkı yapmış, 15 albüm, 65 tane 45’lik plak çıkarmış, sözü ve müziği kendisine ait olmayan 24 şarkı kaydetmişti. Son albümü “Mançoloji 1-2”, ömrü vefa etmediği için ölümünden sonra piyasaya çıkan projesi olmuştu. Bu albüm Barış Manço’nun seçilmiş 23 efsane parçanın yeniden düzenlenmesi ile oluşturulmuştu.
Barış Manço’nun Televizyon Hayatı
Hiçbir Türk programcısının atmaya cesaret edemediği o adımı Barış Manço atmıştır. Türk TV izleyicisi dünyayı bir İngiliz, bir Alman yahut bir Fransız gezginin ağzından değil ondan öğrendi. (Oktay Ekşi, Bu Dünyadan O da Geçti, Hürriyet 2 Şubat 1999)
Barış Manço hem doğu hem batı kültüründen edindiği birikimleri, her kuşaktan insanın kalbine dokunacak şekilde anlatmak istiyordu. Yıllarca proje halinde götürdüğü ve ret cevabı aldığı “7’den 77’ye” programını 1988 yılında TRT’ye kabul ettirmeyi başardı. Ekim ayında başlayan program TRT tarihinin en çok izlenen programlarından biri oldu.
“Adam Olacak Çocuk” köşesinde, “küçük insan” dediği çocuklara ıspanak yemek, süt içmek, dişlerini fırçalamak, arabanın arka koltuğuna oturmak gibi pek çok önemli davranışı arkadaşça öğretti. Çocukları eğlence unsuru olarak görmek yerine onları ciddiye alarak farklı bir tavır sergiledi. Hâlâ daha sabah saatlerinde TRT’de rastlayabileceğimiz bu programa dört binin üzerinde çocuk katıldı.
Programın “İkinci Kahvaltı” köşesinde ise yaşlı insanları konuk aldı. Hem onların yaşam mücadelelerini ve tecrübelerini ekrana taşıyarak onların yalnız olmadıklarını göstermek istedi hem de onlara saygı ve hürmet göstermemiz gerektiğini hatırlattı bizlere.
Ayrıca bir şarkısında dediği gibi bu programın bir köşesinde “Seyyah Oldu Dolaştı Şu Alemi”, Barış Manço ve ekibi, ekvatordan kutuplara yüz elli farklı ülke gezdi. Yapılmamışı yapmıştı. O dönem için bir masal kahramanı gibiydi. Az gitti uz gitti, dere tepe düz gitti ve 600.000 km’ye yakın yol kat etti. Hem gittiği yerleri bize anlattı hem de bizi gittiği yerlerde tanıttı. Farklı televizyon kanallarında “4×21 Doludizgin”, “Dönence” adlarıyla da devam eden “7’den 77’ye” programı Aralık 1998’de 378. bölümü ile ekranlara veda etti.
Barış Manço kısacık ömrüne şarkıcılık, bestecilik, söz yazarlığı, TV programı yapımcılığı ve sunuculuğu, köşe yazarlığı gibi birçok başarılı iş sığdırmıştı. Fakat bir bu kadar daha yaşasaydı yine de yetiştiremeyeceği kadar çok projesi vardı. Bu projelerden biri ise ölmeden önce hazırlamış olduğu büyük bir belgesel projesiydi: Türkiye’nin Ayak İzleri. Birgül Yangın tarafından yazılan “Çağdaş Türk Ozanı Barış Manço” isimli kitapta bu belgeselden şu şekilde bahsedilir:
Orhun Anıtları’ndan Anadolu Selçukluları’na, Osmanlı’ya ve günümüze kadar geçen dört bin yıllık zaman diliminde Türklerin ayak bastığı yerler anlatılarak Türk tarihi işlenecekti. Belgeselin müziği bile hazırlanmıştı.
Barış Manço’nun 40 yıllık sanat hayatını da anlatan bu enstrümantal şarkı 40. Yıl’dır. Ama ne yazık ki ecel ondan önce davrandı ve projesi yarım kaldı.
Ayrıca, sanatçının bunca sayısız başarılı işinin yanında 1975 yılında sinemaya kazandırdığı bir komedi filmi de vardır. Başrolünde kendisinin oynadığı bu film hâlâ daha televizyonlarda yayınlanmakta ve gülerek izlenmektedir. Barış Manço, filmin müziklerini Kurtalan Ekspres ile birlikte yapmıştır. Ayrıca bu filmden sonra Sinan Çetin’in 14 Numara filminin de içinde olduğu çeşitli filmlerin müziklerinde de imzası vardır.
Gel Gör Barış’ı Aşk Neyledi?
Ölümünün ardından 20 yıl geçmesine rağmen hala daha adını sevgi ve rahmetle andığımız Barış Manço’nun ilk ve son sinema filmi “Baba Bizi Eversene”, Türk sinemasında 1968’den itibaren başlayan şarkıcı filmlerinin bir örneğidir. Yönetmen koltuğunda Oksal Pekmezoğlu’nun oturduğu, senaryosunu Ahmet Üstel’in yazdığı filmin başrollerini Barış Manço dönemin güzel oyuncularından Meral Zeren ile paylaşmıştır. Sanatçı Erman Film şirketi ile 255.000 liraya anlaşma yaparak Ali Rıza Binboğa’dan sonra şarkıcılar arasında en çok parayı alan şarkıcı olmuştur. Şarkıcılıktan sinema oyunculuğuna adım atarak dikkatleri üzerine çeken sanatçı bu konuda “Sinema oyuncuları bizim mesleğe el atıyor, biz neden film çevirmeyelim.” demiştir.
Film hakkında konuşulması gereken ilk konu filmin ismidir. Filmin ismi ilk başta “Gel Gör Beni Aşk Neyledi?” iken dönemin ağır sansürüne takılmış, daha sonra “İşte Hendek İşte Deve” ismi üzerine konuşulmuş ama en sonunda bugün ki adına karar verilmiştir.
Film, 60’lar ve 70’lerdeki en çok işlenen temalardan biri olan, zengin kız fakir oğlan teması üzerine kuruludur. Bir ilaç fabrikasında çalışan Mahir (Barış Manço) ve patronun güzel kızı Sevim (Meral Zeren) birbirlerine âşık olur, Sevim’in babasından gizli aşk yaşarlar. Çünkü fabrikatör Fazıl Bey, kızının bu “uzun saçlı zibidi” ile ilişkisini onaylamaz. Hatta kızını Mahir’den uzak tutmak için onu Avrupa’ya gönderir. Fakat Mahir’den nefret etmesine rağmen onu kovamaz. Çünkü o olmadan fabrikadaki işlerin yürümeyeceğini çok iyi bilmektedir. Bütün film boyunca Mahir’in Sevim’e kavuşmak için ettiği mücadeleyi görürüz.
Film akışında duyduğumuz “Yol Verin Ağalar Beyler”, “Baykoca Destanı”, “Acıh da Bağa Vir” gibi şarkılar aynı yıl içerisinde çıkacak olan ve sanatçının ilk LP olan albümünün içinde yerini alacaktır. Bunun dışında filmin dramatik sahnelerinde kullanılan Cumhuriyet’in 100. yılı için bestelenmiş “2023” adlı enstrümantal şarkı ile birlikte 10’dan fazla Barış Manço şarkısı kullanılmıştır filmde.
Türk güldürü filmleri, popüler anlatılar olarak toplumsal hayatımızın kültürel temsiller sistemi ile yakından ilişkilidir. Fakat dönemin diğer güldürü filmlerinin aksine üst sınıflara yönelik ince homurtular şeklinde kendini gösteren öfke, bu filmde yoktur. Çünkü fabrikatör Fazıl Bey’in Mahir’i istememesinin sebebi sınıfsal farklılıktan ziyade onun görünüşü ve marjinal denebilecek yaşam tarzıdır.
O yıllar Barış Manço’nun tarzının oturduğu yıllardır. Filmde de her ne kadar uzun saçları, bıyığı ve yüzükleri olsa da Barış Manço’yu o döneme kadar gördüğümüz pelerinli sahne kostümlerinden bir hayli uzak kıyafetler ile seyrediyoruz. Ayrıca filmde Fazıl Bey için “topçu” lakabı kullanılmıştır. Bu mahlas geçen birkaç yıl içinde askerliğini topçu eri olarak yapan Barış Manço’ya bir gönderme olsa gerek.
Filmde Barış Manço’nun zekasının göstergesi olan ince esprilerini bulmak mümkün. Bu açıdan da tam anlamıyla bir “Barış Manço filmi”dir. “Baba Bizi Eversene”, hala daha internette Kemal Sunal filmleri kadar ilgi görmesinin yanı sıra izleyicide “keşke daha fazla filmde oynasaydı” düşüncesi oluşturmaktadır. Filmin çekimleri sürerken, Barış Manço, 8 Ekim 1975’de Hey Dergisi için Meral Bal ile yaptığı röportajda sinemaya devam edip etmeyeceği sorusuna, “Bilmiyorum. Bildiğim bir tek şey var. O da her zaman yaptığımdan daha iyisini yapmak zorunda oluşum.” cevabını vermiştir.
“Baba Bizi Eversene” defalarca izlememize, diyaloglarını ezberlememize rağmen her izlediğimizde yine güldüğümüz Yeşilçam filmlerinden biridir. Bu eğlenceli hikâyeye Barış Manço’nun eğlenceli şarkıları da eşlik edince son derece keyifli bir film ortaya çıkmıştır. Filmin sıcaklığına verdiğimiz 10 puan, 10 puan, 10 puan ile Barış Abi’yi yine gönlümüzün şampiyonu seçiyoruz.
“Bazı insanlar vardır, gittikleri yerden getirmek istersiniz. Dünyayı onların güzelleştirdiğini hissedersiniz.”
Barış Manço’yu gittiği yerden getirmemiz ne yazık ki mümkün değil. Fakat bizleri seven kalbi onu bizlerden ayırmış olsa da adı anıldıkça yaşayacağını biliyoruz. Ölümünün 20. yılında sevgi rahmet ve özlemle anıyoruz. Varol Barış Abi, seni çok seviyoruz.
Yazar: Ayşenur Özdemir