Sarmaşık – Yekta Kopan & Levent Gönenç (Çizgi Roman Eleştirisi)

Sarmaşık – Yekta Kopan & Levent Gönenç (Çizgi Roman Eleştirisi)

“Ayrılıklar seni umutsuzluğa düşürmesin. Bir daha buluşmak için bir elveda gereklidir.” der “Mavi Tüy” isimli kitabında Richard Bach, “Ve bir daha buluşmak, dakikalar ya da ömürler sonra, dost olanlar için kaçınılmazdır.” Can Yayınları’ndan çıkan, Yekta Kopan’ın yazdığı ve Levent Gönenç’in çizdiği “Sarmaşık” isimli çizgi romanda da bir “ömür” sonra gerçekleşen bir yeniden buluşmaya şahit oluyoruz. Haylaz bir kedinin peşine takılan “kaybolmuş” bir yazarı merkezine alan basit hikaye, ilerleyen sayfalarda girift bir hal alıyor ve geçmişin yarım kalmışlıkları ile şimdinin pişmanlıkları arasında gidip gelen biraz buruk ama hoş bir sohbete dönüşüyor.

Bir Baba Oğul Hesaplaşması

Yekta Kopan’ın 2009 yılında yayımlanan “Bir de Baktım Yoksun” isimli kitabının aynı isimli ilk öyküsünden uyarlanan “Sarmaşık”, aslında otobiyografik temelleri olan bir hikaye. Ama Kopan, kişisel bir hikayeyi, herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği bir hikayeye dönüştürmeyi büyük bir ustalıkla beceriyor. Yazarın bu konuda en büyük kozu ise yarattığı iki önemli karakterin, yani baba ve oğulun sayfalardan taşacak kadar “gerçek” olması oluyor. İki karakter de adeta nefes alıyor ve hatta bizimle konuşuyor! Hazır karakterlerden söz açılmışken, hikayede önemli bir yeri olan Yeşil Ev’den de bahsetmemiz gerek. Zira Yeşil Ev’i sadece baba ve oğulu buluşturma vazifesi olan metruk bir mekan olarak düşünmek, son derece yanlış olur. Hikaye ilerledikçe efsaneleşen Yeşil Ev, en az baba ve oğul kadar “yaşayan” bir karaktere dönüşüyor. Hatta Kopan’ın güçlü hikayesi ve samimi dili sayesinde Yeşil Ev’i sanki kendi çocukluğumuzun bir parçası gibi sahipleniyoruz. Bunun dışında yazar, hem kitap kurtlarının hem de sinefillerin hoşuna gidecek göndermeler yapmayı da ihmal etmiyor. Çizgi romanda ara ara karşımıza çıkan bu edebi ve sinematik göndermeler, hem çizgi romanın sohbet havasından aldığımız keyfi arttıyor hem de anlatım dilini zenginleştirerek hikayeye yeni bir tat katıyor.

46 Yıllık Bir Dostluğun Meyvesi

Çizgi romanın yazarı Yekta Kopan ile çizeri Levent Gönenç’in dostlukları bundan 46 yıl öncesine dayanıyor. Belki de sayfaların arasında dolaşırken hissettiğimiz o samimiyet, çizgi romanın 46 yıllık bir dostluğun meyvesi olmasından kaynaklanıyordur, kim bilir. Halen Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Gönenç, çeşitli dergi ve gazeteler için karikatürler ve illüstrasyonlar yapmasının yanı sıra karikatür tarihi ile ilgili yazılar da yazıyor. Çizgilerin dünyası ile haşır neşir olanlar onu, OT dergisinde çizdiği “Göz Hakkı” isimli köşesi dışında Levent Cantek ile birlikte yazdığı “Muhalefet Defteri: Türkiye’de Mizah Dergileri ve Karikatür” isimli kitaptan da tanıyordur. Çizerlik kariyerine baktığımızda daha çok karikatürist kimliği ile öne çıkan Gönenç, bu ilk çizgi romanında karikatür ve çizgi roman estetiğini harmanladığı farklı bir görsel anlatım tekniği deniyor. Kâh İtalyan ekolünü kâh Amerikan ekolünü anımsatan panelleri ve tek başına bir karikatür olabilecek derinlikteki bazı kareleri bir yana, ilk bakışta sıradan gibi gözüken ama sayfaları çevirdikçe sıra dışı yüzünü gösteren çizimlerini de işin içine katarsak Gönenç’in görsel dilinin gerçekten alışılmışın dışında olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle karakterlerin karikatürize tipleri ile arka plan ve mekanlardaki “ciddiyet” ilginç bir harman oluşturuyor. Tabii hikayede bazen gerçeğin yerini düşler alırken, Gönenç’in çizimleri de farklılaşıyor ve her daim hikayenin özü ile uyumluluğunu koruyor. Bu anlamda Gönenç’in çizgilerinin ve oluşturduğu görsel dilin, hikayenin atmosferinden beslenirken, aynı zamanda onu destekleyip güçlendirdiği de ortada.

Geçmişin İzinde Yeni Başlangıçlar

Bir baba oğul hesaplaşmasının peşinden giden “Sarmaşık”, Yekta Kopan’ın kendi hayatından izler taşısa da her insanda farklı bir anlama dönüşecek kadar güçlü bir hikaye. Ve bu güçlü hikaye Levent Gönenç’in kendine has anlatım tekniği ve dikkat çekici çizgileri ile yeniden hayat bulurken, biz de gerçek kadar etkileyici ve düş kadar sancılı bu dünyayı hafızalarımıza kazıyoruz. Hatta biraz karamsar ama sonu ilginç bir umutla dolu olan bu çizgi romanı okuduğumuz için kendimizi şanslı hissediyoruz.

Son olarak, bana bu kitabı hediye eden Can Yayınları’na çok teşekkür ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir