13 Tzameti (2005)
Nedir bu 13 sayısından çektiğimiz! Ya da 13 sayısının bizden çektiği nedir? Eski kültürlerde uğursuzluğuna inanılan bir sayının günümüze kadar etkisini sürdürmesi fazlasıyla ilginç bir durum bence. İnsanlar bu sayının uğursuzluğuna o derece inanıyorlar ki yabancı ülkelerin birçok otelinde 13 sayısını taşıyan oda ve 13. kat yok. Sinemada da fazlasıyla kullanılan bu sayı genellikle korku filmlerinin afişlerini süslüyor. En çok bilineni sizin de tahmin edeceğiniz gibi “Friday the 13th / 13. Cuma” serisi. 13 sayısının, kullanıldığı daha birçok film var elbette. Ama benim size bahsetmek istediğim film, adı 13 Tzameti (Tzameti, Gürcü dilinde on üç anlamına geliyor) olsa da “onüçgillerden” farklı bir yerde tutulmayı fazlasıyla hak ediyor…
Babası Temur Babluani gibi kendi de bir yönetmen olan Gela Babluani senaryosunu da yazdığı ilk filmi 13 Tzameti ile gerçekten büyük bir başarı elde etti. Film, 2005 Venedik Film Festivali’nde “En İyi İlk Film” Ödülü ve 2006 Sundance Film Festivali’nde “Jüri Özel Ödülü” kazandı. Ayrıca bu iki önemli ödülün dışında uluslararası festivallerde daha pek çok ödül aldı.
Bu film aslında adaletsiz düzene bir eleştiri niteliğinde. Sébastien neredeyse açlık sınırında yaşarken, ucunda çok para olabilecek bir yolculuğa, kendisini neyin beklediğini bilmeden ve sonunu hiç düşünmeden atılabiliyor. Sonunda da ortaya canını koymaya zorlanıyor. Parayı da “şansı” varsa kazabilecek. Sébastien’ın etrafında ki 12 kişiden farkı onlar gibi buraya isteyerek ve sonuçları bilerek gelmemiş olması. Sadece para kazanma arzusunun ve biraz da merakın onu bu yola ittiği. Ama diğerleri, bu “küçük” insanlar belki de ömürleri boyunca aç yaşadılar ve artık değersiz gördükleri canlarını ortaya koyarak para kazanmayı arzuluyorlar. Etrafta ise onları birer “oyuncu” olarak gören bahisçiler var. Aslında “oyuncu” kelimesi biraz hafif kalıyor. Çünkü onları insan olarak bile görmüyorlar. Ölmeleri de zerre umurlarında değil. Sadece onlara para kazandırdıkları müddetçe önemliler.
Sébastien rolünde izlediğimiz George Babluani’nin tutarsız oyunculuğu beni yer yer rahatsız etmedi değil. Bazen çok iyi bir performans sergilerken bazen deyim yerindeyse çuvalladığı oluyor. Ama ilk oyunculuk deneyimini abisinin yönetiminde gerçekleştirmesi gerçekten onun için büyük bir şans. Zaten bir röportajında şöyle diyor: “Abim tarafından yönetilmek pek eğlenceli değildi. Ama sette rahat olmamı sağladı.” Filmde George Babluani dışında ön plana çıkarılmış başka bir oyuncu yok. Ama Jacky’i (6 Numara) oynayan Aurélien Recoing, sert yüz ifadesi ve psikopatça tavırları ile filmin sonlarında George Babluani’den rol çalmayı başarıyor.
Sonuç olarak, çocukluğunu savaş, şiddet ve baskı altında geçiren bir yönetmenin kendi yaşamından da izler taşıyan, karanlık dünyada geçen gerçekçi bir film 13 Tzameti…
Not: 2010 yılında bu filmin yeniden çevrimi “13” adıyla gösterime girmişti ve Gela Babluani, Greg Pruss ile senaryosunu yazdığı filmin tekrardan yönetmen koltuğuna oturmuştu. Neden böyle saçma bir şey yaptığına hala anlam verebilmiş değilim. Birçok ünlü oyuncu (Jason Statham, Mickey Rourke, Ray Winstone, Michael Shannon, 50 Cent…) ve daha büyük bir bütçeyle çektiği bu yeniden çevrim ile son derece ruhsuz bir film ortaya koymuş maalesef. Hatta kendi filminin berbat bir kopyası desem daha doğru olur.