Maksat Sinema Olsun “10” Yaşında: Bay T’nin Esrarengiz Rüyası
Takvimler 31 Temmuz 2011 tarihini gösterdiği zaman “Her şey bir Rüya ya da Maksat Sinema Olsun” demiştik. Şimdi aradan tam on yıl geçti, anlayacağınız Maksat Sinema Olsun şimdi on yaşında! Bildiğiniz gibi her senemizi bir hikaye ile kutluyoruz. Bu sene de geleneği devam ettirerek, yeni logomuz ile sizi selamlarken bu logoya yakışır bir hikaye olan “Bay T’nin Esrarengiz Rüyası” […]
Çanakkale: Yolun Sonu (2013)
Memleketimizde Çanakkale Zaferi’ni ilk kez ele alan “Çanakkale Arslanları” (1964) filminden neredeyse yarım asır sonra Çanakkale ruhu sinemamızda tekrar gündeme geldi diyebiliriz. Can Dündar’ın 2008 yılında çektiği “Mustafa”nın Atatürk filmlerinin yolunu açması gibi, Sinan Çetin’in çok tartışmalı filmi “Çanakkale Çocukları” (2012) da bir anlamda Çanakkale ruhunun fitilini ateşledi ve Çanakkale’deki zaferimizi konu edinen filmler peşi […]
Dabbe: Bir Cin Vakası (2012)
Hasan Karacadağ’ın temcit pilavı misali önümüze sürdüğü Dabbe serisinin üçüncü halkası olan “Dabbe: Bir Cin Vakası” (2012), serinin filmler arasındaki organik bağını kopartan ilk basamak oluyor. Dabbe denince akla ilk gelen şey olan “internet”i tamamen rafa kaldıran hikaye, dönemin popüler filmlerine öykünerek farklı bir üslup da benimseyince işler iyice sarpa sarıyor. Found footage denilen buluntu […]
Dabbe 2 (2009)
Hasan Karacadağ, Türk korku sinemasına vurduğu “dabbe”den, aman yani demek istediğim “darbe”den üç yıl sonra, ikinci kıyamet hikayesi “Dabbe 2” (2009) ile karşımıza çıkmıştı hatırlarsanız. Birinci filmin sonunda, dünyayı istila etmeye hevesli bir şekilde tünelde ilerlerken gördüğümüz cinler, ikinci filmde her yeri yakıp yıkacak, taş üstünde taş bırakmayacaktır. Ama filmin odağında dünyayı ilgilendiren büyük bir […]
Çanakkale Arslanları (1964)
Tarihimiz kahramanlık hikayeleriyle dolu olsa da bizim bunlardan layıkıyla yararlanamadığımız gayet ortadadır. Hele ki söz konusu ülkemizin geleceğini belirleyen savaşlar olunca, bu konudaki üretkenliğimiz en azından sinema için memnun edici olmaktan fazlasıyla uzaktır. Mesela Çanakkale Cephesi’ni ele alalım… Birinci Cihan Harbi’nde, Kût’ül-Amâre Kuşatması, Kop Savunması gibi bölgesel zaferleri saymazsak galibiyet yaşadığımız tek cephe Çanakkale’dir. Unutulmaz […]
Badi (1983)
Çok değil, yarım asır önceye kadar dünya dışında yaşayan bir varlık fikri herkes için inanılması zor bir fantazya iken, şimdi bu fikre inanmayan birini bulmak imkansız denecek kadar zor! İnsanların bu fikri kabullenmesindeki en büyük payın sinemaya ait olduğu yadsınamaz. Ama 1920’lerde çizgi romalarda başlayan, 1940’larda da sinemaya sıçrayan bu “uzay operası”[1] çılgınlığını aslında çok daha […]
Dabbe (2006)
2000’li yıllara kadar iki elin parmaklarını geçmeyen Türk korku filmleri, 2006 yılında gösterime giren “Dabbe” ile büyük bir sıçrama yakalamış ve ilk kez bu filmde baskın bir şekilde gördüğümüz “kötücül cinler” teması, Türk Korku Sineması’nın tozlu raflarının cinli filmlerle dolmasına yol açmıştır. Temeli İslam inancına dayanan, zamanla bir korku unsuru haline gelen ve Dabbe’nin şimdilik […]
Uçan Daireler İstanbul’da (1955)
1920’li yıllarda çizgi roman sayfalarında gözükmeye başlayan uzay maceraları, 1940’lı yıllarda sinemada boy göstermeye başlamış ve 1955 yılında Raymond F. Jones’un romanından uyarladığı “This Island Earth” ile Joseph M. Newman, uzay maceralarının ilk klasik örneğini vermiştir.[1] Aynı yıl Orhan Erçin ise hem Türkiye’de çekilen ilk bilim kurgu filmlerinden biri (diğeri Lütfi Ö. Akad’ın yönettiği “Görünmeyen Adam […]
Tek Mekânlık Filmler – Fatih Yürür (Kitap Tanıtımı)
Ruhu bir kutuya hapsolmuş insan, hayatını hapsolduğu diğer “kutular” çerçevesinde geçirse de aslında özgür olduğu yanılgısına sürekli olarak düşer. Bu yüzdendir ki ona bu dünyada bir mahpustan farkı olmadığını hatırlatan kısıtlayıcı mekânlardan uzak durmayı tercih eder. Hissettirdikleri düşünüldüğünde mekânlar arasında pek fark yoktur; iç bunaltıcı bir odada mahsur kalmak da olabilir, sonsuz sonrasız bir ormanda […]
A’mâk-ı Hayal: Birinci Kitap – Mustafa A. Kara (Çizgi Roman Eleştirisi)
İnsanoğlu, ciğerlerini acıyla dolduran o ilk nefesi aldığı anda, büyük yolculuğuna da ilk adımını atmış oldu. Evet, hayat büyük bir yolculuktur. Bu yüzden de bu büyük yolculuğu daha iyi idrak etmemizi sağlayan her küçük yolculuk, varoluş bilmecesini çözmemizde bize biraz daha yardımcı olacaktır. Bu bazen fiziksel bir yolculuk olabileceği gibi bazen de düşsel bir sergüzeşt […]