Ta’m e Guilass / Taste of Cherry / Kirazın Tadı (1997)

Acımı anlayabilirsiniz ama acımı hissedemezsiniz! Ne arıyor bu adam? Bir şey mi, birini mi? Evet evet birini arıyor! Fakat kimi? İşçilere baktığına göre yaptıracağı bir işi olmalı. Bir inşaat işi falan herhalde… Ama o kadar işçinin içinden bir kişiyi bile seçmedi ya da seçemedi. Acaba nasıl birini arıyor; güçlü birini mi yoksa az para isteyecek […]

August Rush / Kalbini Dinle (2007)

The music is all around US, all you have to do is listen.(Müzik her tarafta, tek yapmanız gereken dinlemek.) Doğanın etkileyici görselliğiyle süslenmiş bir sahnedeki masum bir çocuğun sevgi dolu duruşunu, ruha dokunan bir müzikle tamamlayarak ortaya çıkarılmış bir jenerik… Akabinde ise perdede bir yetimhane… Korkmayalım; isminden de anlaşılacağı üzere bu yetimhanede geçen bir çocuk […]

Film Mahkemesi #2: Signs (2002)

“Empire” isimli sinema dergisini takip etmiş olanlar bilirler; “Film Mahkemesi” bölümü, bu derginin son sayfalarında yer alan, son derece yaratıcı ve okuması bir hayli keyifli bir bölümdür. Derginin Ocak 2009 sayısı ile Türkiye’deki yayın hayatına son vermesi, bizi fazla üzdüğünden bu bölümden esinlenerek kendimize has bir “Film Mahkemesi” yapalım dedik.  Bu ay mahkemede İşaretler var. (Bir […]

Sinema Sohbetleri #3: Almanya – Willkommen in Deutschland (2011)

Göç, insana ne hissettirir? Ayrılık, acı, korku, bilinmezlik, özlem, yabancılaşma… Ama göçün salt bu ve bunun gibi duyguların içine hapsolunarak anlatılamayacağını, insanın mizahi yanına dokunarak da bu duyguların hissettirilebileceğini “Almanya – Willkommen in Deutschland” filmiyle beraber daha iyi anlayan Tatar Kardeşler, şimdi de bu film ile ilgili düşüncelerini anlatmaya çalışıyorlar… Almanya’ya hoş geldiniz! Ümit: Biliyorsun […]

Cowboys & Aliens / Kovboylar ve Uzaylılar (2011)

Uzaylılar… Sinemanın vazgeçemediği, yıllardır ısrarla yineleyerek işlediği yaratıklar. Sağ olsun, beyazperde sayesinde yarın öbür gün bir uzaylı saldırısı ya da ziyareti olsa, hiç şaşırmadan –aynen filmlerdeki gibi- bu durumu normal karşılayacağız. Genellikle film hangi ülkenin yapımı olursa, uzaylılar da o ülkenin topraklarını ziyaret eder ya da topa tutar! Dönem olarak çoğunlukla günümüzün seçildiği bu tür […]

Sinema Sohbetleri #2: Captain America: The First Avenger (2011)

Tatar kardeşler, bir gece vakti terasta keyif yapıp gökyüzünü seyrederlerken uzaklardan bir uçak geçer. Uğur: Aa uçağa bak! Ümit: Hayır, o kayan bir yıldız(!) Uğur: Yok artık! Bir de Superman deseydin! Ümit: Superman olamaz çünkü onun gelmesine daha çok var. Uğur:İşte bende onu diyorum. Ümit: Bak bak! Senin şu uçaktan bir şey düşüyor. Uğur: Bu […]

Sinema Sohbetleri #1: Inception (2010)

Kutsal Rüya‘dan bir gün sonra… Ümit: Bir rüya nelere kadir değil mi Uğur? Uğur: Nasıl yani? Ümit: Düşünsene bir rüya bize bir blog kurdurdu. Uğur: Oda bir şey mi Abi! Bak Christopher Nolan’a, adam rüya gibi bir film çekmiş. Ümit: Inception! Uğur: Evet, dediğine göre uzun süredir yapmayı istediği bir filmmiş. Hatta filmin fikri 16 […]

Her şey bir Rüya ya da Maksat Sinema Olsun

Güneş Sistemi’nin yaşam barındıran tek gezegeni Dünya’daki milyonlarca kardeşten sadece biri olan Tatar Kardeşler, 10 yıldır sinema ile ilgilenmelerine rağmen birlikte bu ilgi alanları üzerine hiçbir çalışma ortaya koy(a)mamıştılar. Ta ki bir gün ikisi de ayı rüyayı görene kadar… Sonsuz beyazlıkta iki kardeşi görürüz. Uğur: Nerdeyiz biz? Ümit: Sanırım bu bir rüya. Uğur: Nasıl yani? […]

error: Maksat Sinema Olsun