Curfew (2012)

Curfew (2012)

Yönetmenliği, senaristliği ve başrolü Shawn Christensen’a ait olan, 2013 yılında “En İyi Kısa Film” Oscar’ını alan “Curfew”, 19 dakikalık süresi boyunca kesinlikle hem keyif alacağınız hem de duygulanacağınız bir film. Christensen’ın daha sonradan bu filmi, “Before I Disappear / Ben Kaybolmadan Önce (2014)” ismi ile uzun metraj olarak çektiğini de hatırlatmakta fayda var.

Film size şu soruyu sorarak başlıyor:

Bir uyuşturucu bağımlısı olsaydınız, dünyada kendinizi yapayalnız hissetseydiniz ve artık her şeyin canınıza tak ettiği bir anda, küvetin içinde bileklerinizi keserek intihar etmeye çalışıyor olsaydınız, sizi bu durumdan ne veya kim alıkoyabilirdi?

Ölmek için çok ısrarcıysanız buna engel olmayı kimse başaramazdı, evet. Peki, eğer yalnızlık sizi bu duruma sürüklediyse ve “Neden yaşamalıyım?” sorusunun cevaplarından biri de “hiç görmediğiniz ama hakkında her şeyi bildiğiniz yeğeninize, birkaç saatliğine göz kulak olmak zorunda kalmanız” olsaydı? Neden olmasın!

Büyükler kendi sorunları içinde boğulmaya başladıklarında ve artık iyice dibe vurduklarında, sevdiklerini ve umuda giden başka yollar olabileceğini göremezler, belki de görmek istemezler ve kaybederler. 

Filmdeki tek kaybeden Richie değildir elbette. Richie’nin kız kardeşi Maggie de, taciz ve darp gibi şeylerle artık karşılaşmaya mecbur, güçsüz bir halde bu kaybedenler çukuruna sürüklenmeye başlamıştır. Birisinin çıkıp, ona geçmişte onun ne kadar güçlü olduğunu ve şimdi de olabileceğini hatırlatmasına ihtiyacı vardır. Bu çukurdan kendini kurtaramayan büyükler ise, yani Richie ve Richie gibiler ise hayatlarında ölmekten başka yapacak bir şey bulamamaktadırlar. Ama bir gün, küçük bir çocuk gelir ve size masumiyeti tekrardan hatırlatabilir. Size çocukluğunuzu hatırlatabilir, sizin Küçük Prens’iniz olabilir…

İşte bu küçük çocuk, yani Sophie, Richie’ye bunu hatırlatmayı başarır. Belki de artık Richie, kendisiyle ve sevdikleriyle ilgilenmeyi ve herkesin bir müzik eşliğinde uyum içinde dans ettiğini, suyu kandan kıpkırmızı olmuş bir küvetten daha çok görmek isteyecektir!

Tabii ilk önce kestiği bileğini sarması gerekecek…

Yazar: Ülkü Tatar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir