Sinemamızın Emekçi Kadınları: 10 Kadın Yönetmen
“Bir kadın ne yapabilir diye bakıyorlardı, kuşkulu bir bakıştı.” Bu söylem, Türkiye sinema sektöründe kendine bir yer edinme mücadelesi vermiş Bilge Olgaç’a aittir. Bu söylemde bahsi geçen kuşkulu bakış, aslında sadece sinema sektörü için değil kadının var olmaya çalıştığı her alana atılan o tanıdık hoyrat bakıştır. Türk sinemasına geriye dönük bir bakış attığım da ilk başta “neden hiç kadın yönetmen yok” şeklinde bir yakarış düğümlendi boğazımda. Bunun üzerine küçük bir araştırma yaptıktan sonra boğazımdaki bu düğüm, bir köz tanesi olup vicdanıma düştü. Çünkü bu alanda emek veren kadın sayısının hiç de azımsanmayacak bir oranda olduğunu fark ettim. Bugüne kadar bahsi geçen kadınların sinema sektörüne verdikleri emeği görmediğim için kendi adıma hepsinden özür diliyorum. Ve “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” vesilesiyle Yeşilçam’dan günümüze bu alanda var olmaya çalışmış kadın yönetmenlerimizden 10 tanesini anmak istiyorum. Dilerseniz Yeşilçam’ın ilk kadın yönetmeniyle başlayalım.
Yeşilçam Döneminden Yönetmenler
Cahide Sonku (1916-1981)
Türk sinemasının ilk kadın starıydı Cahide Sonku. Ama bir çoğumuzun onun hakkında bilmediği bir gerçek var ki sinema kariyerinde sadece oyunculuk yapmamıştır. Yapımcılığın yanı sıra yönetmen koltuğuna oturmuş ilk kadındır aynı zamanda.
1916 yılında Yemen’de doğdu. Gerçek adı Cahide Seraptır. Sanat hayatına Halkevleri Tiyatrosu ile girdi. 16 yaşındayken Darülbedayi’ye başladı. Muhsin Ertuğrul’un dikkatini çeken güzel oyuncu, 1933 yılında Muhsin Ertuğrul’un çektiği Söz Bir Allah Bir filmiyle sinemaya adım attı. Türk sinemasının ilk köy filmi olarak bilinen Bataklı Damın Kızı Aysel filminde başrol oynadı. Türk sinema tarihinin ilk star oyuncusu unvanını aldı. Şehvet Kurbanı, Yayla Kartalı, Senede Bir Gün, Yuvamı Yıkamazsın, Beklenen Şarkı, Ayşecik Yavru Melek, Korkusuzlar, Sevgim ve Gururum, Günahını Ödeyen Adam, Çalıkuşu, Yahya Peygamber, El Kızı gibi birçok film de oynadı. 1949 yılında oynadığı Fedakâr Ana filmi çekimleri sırasında yönetmen Seyfi Havaeri rahatsızlanınca filmin geri kalan çekimlerini Cahide Sonku yönetti. 1950 yılında Sonku Film’i kurdu. Yine Türk sinema tarihinde bir ilke imza atmış oldu böylece. Kendi yapım şirketini kuran ilk aktris oldu. Kendi yapım şirketine ait Vatan ve Namık Kemal filmini Talat Artemel ve Sami Ayanoğlu ile birlikte yönetti. 1951 yılında Yıldız dergisinin yaptığı yarışmada bu film en iyi film, Cahide Sonku da en iyi kadın oyuncu seçildi.
1937 yılında dönemin ünlü oyuncusu Talat Artemel ile evlendi. Talat Artemel’in içkiye, Cahide Sonku’nun ise işine olan düşkünlüğü aralarında sorun olmaya başlamıştı. Bu sorunlar düzeltilemeyecek boyuta gelince ayrıldılar. Sonrasında dönemin zengin iş adamı İhsan Doruk ile evlendi. Kocası; Adnan Menderes, Celal Bayar gibi isimlerle iyi ilişkiler içindeydi. Fakat Sonku bu ilişkilerin sağlayabileceği prestijlerden yararlanmayı reddediyordu. Eşinin bağlantılarından sadece bir kez yararlanmıştı. O da eşinden Nazım Hikmet’in askere alınacağını öğrenmiş Nazım’ı arayarak “Yarına kadar bir senaryo yaz” demiş, sonraki gün dosyayı teslim alıp “Hemen bu ülkeden gidin” diyerek fazlasıyla ödeme yapmış, Nazım Hikmet’in kaçmasına vesile olmuştu. Bu evlilik sürecinde lüks bir hayat yaşamıştır. “Ayakkabısından şampanya içtiren kadın” olarak bahsedilmişti. 1953 yılında kızı Ender’in doğumundan sonra İhsan Doruk’dan da ayrılmıştır.
Zeki Müren oyunculuğa Beklenen Şarkı filmiyle adım atarken Cahide Sonku da bu filmin yapımcılığını üstlenmiş ve başrolde oynamıştır. Film ses getirmiş, Münir Nurettin Selçuk’la ara verilen şarkılı filmler bu filmle tekrar başlamıştır. Fakat bundan sonrası Cahide Sonku için çöküş dönemi olmuştur. Sonku Film şirketi 1963 yılında içindeki tüm filmlerle beraber yandı. Tüm birikimini kaybeden Cahide Sonku, alkol batağına düştü. Kısa bir süre Şehir Tiyatrosu’nda çalışsa da bağımlısı olduğu alkol nedeniyle iş yaşamındaki disiplinini kaybetti. Teklif almamaya ve maddi sorunlar yaşamaya başladı. Son günlerini ışıltılı yaşamının aksine parasızlıktan ispirto çekerek ve ölümü bekleyerek sefalet içinde geçirdi.
1979 yılında Sinema Yazarları Derneği Hizmet Ödülü’nü alan Sonku, “Demek ki beni unutmadınız” diyerek gözyaşlarını tutamadı. Türk sinemasının birçok ilke imza atan bu güzel kadın, 1981 yılında geçirdiği kalp krizi sonucu İstanbul’da öldü.
Nuran Şener (1935-1970)
1 Ocak 1935 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Nuray Şener, pedagoji ve gazetecilik eğitimleri aldı. Sarbonne Üniversitesi’nde doktora yapan Nuran Şener, çocuk eğitimi konusunda araştırmalar kaydetti, bütün bu birikimini beyaz perdeye aktarmayı amaçladı. 1964 yılında çekilen Aydedeye Gidiyoruz filmi ile Türk sinemasının ikinci kadın yönetmeni oldu. Nuray Şener, bilimkurgu türündeki bu filmin senaryosunu Tarık Dursun Kakınç ile birlikte yazmıştır. Zira filmin konusu rüyasında uzaya giden bir çocuğun öyküsüdür. 1965 yılında sokak çocukları konusunu Türk sinemasına taşıdığı Suçlu Çocuklar, 1966 yılında Oduncunun Çocukları filmlerine hem yönetmen hem senarist olarak ismini yazdırdı. Çektiği 3 filmde de aldığı pedolojik eğitiminin izlerini görülüyor. 70’li yıllarda tiyatro oyunları yazdı. Yazdığı Kadının Fendi isimli oyun Bakırköy Ali Baba Tiyatrosu’nda Üstün Asutay tarafından yönetildi ve uzun süre ilgi gördü. Nuran Şener 35 yaşında aramızdan ayrıldı. Bu kısa yaşamına birçok şey sığdıran Nuran Şener’in yazıp yönettiği üç filminin ne yazık ki nerede olduğu bilinmiyor.
Feyturiye Esen (1927-2004)
Yeşilçam’da ismi geçen bir diğer kadın yönetmenimiz Feyturiye Esen. Türk sinemasının kadın yönetmenleri içinde ilk üçe girmiştir. 1927’de doğmuştur. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesini bitirmiştir. 1957 yılında Hilal filmi kurarak yapımcılığa başlamış, yapımcılığını yaptığı 5 filmden biri olan 1965 yapımı Canım Benim filminin yönetmenliğini yapmıştır. Kurduğu yapım şirketine ismini verdiği kızı Hilal, o dönemin çocuk yıldızlarından biridir. Ahmet Mekin, Hilal Esen, Atıf Kaptan ve Mine Soley’ in oynadığı Canım Benim filmi, başarılı bir film olmasa da Feyturiye Esen’in eril camiada yönetmen olarak kendine bir yer edinmesi açısından önemlidir. Feyturiye Esen, 19 Temmuz 2004 yılında vefat etmiştir.
Bilge Olgaç (1940-1994)
Bilge Olgaç, Türk sineması adına önemli bir isimdir. Sinemamızın en üretken ve en uzun soluklu kadın yönetmenidir. 1965 yılından 1994 yılına kadar 39 film yönetmiş, bu filmlerin çoğunu senaryosunu kendisi yazmıştır. 1994 yılında yani 54 yaşında evinde çıkan yangında feci bir şekilde hayatını kaybetmiştir.
1962 yılında Memduh Ün’ün asistanlığı ile sinemaya başlamıştır. 3 yıl sonra da ilk filmini çekerek Türk sinemasının kadın yönetmenleri arasına girmiştir. Başrolünü Yılmaz Güney’in oynadığı 1965 yapımı Üçünüzü de Mıhlarım filmi ile yönetmenliğe başlamıştır. Kanlı Şafak, İki Aşk Arasında, Açlık, Bir Gün Mutlaka, Kaşık Düşmanı, Gülüşan, İpekçe, Kızın Adı Fatma, Yarın Cumartesi, Aşkın Kesişme Noktası, Umut Hep Vardı, Kurşun Adres Sormaz, Bir Yanımız Bahar Bahçe ve daha birçok filme imza atmıştır. Bütün bu filmleri göz önünde bulundurduğumuzda yönetmenin daha çok toplumsal sorunlara eğildiği görülüyor.
Bilge Olgaç aynı zamanda uluslararası alanda bir kadın filmleri festivalinde ödül alan ilk kadın yönetmenimizdir. Arap Kadir lakaplı bir mahkûmun linç edilmesini konu alan Bilge Olgaç imzalı Linç filmi diyaloglarında argoya ağırlık verilmesi sebebiyle sansüre uğramıştır. Fakat yine bu film, Bilge Olgaç’a 1970 yılında Adana Altın Koza Film Yarışması’nda En İyi Yönetmen Ödülü’nü ve En İyi Film Kategorisinde Üçüncülük Ödülü’nü aldırır. 1984 yılında Kaşık Düşmanı filmi ile 21. Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Senaryo Ödülü ve En İyi Film kategorisinde Üçüncülük Ödülü alan Bilge Olgaç, 1985 yılında aynı film ile Fransa’dan En İyi Film kategorisinde Büyük Ödül ve Basın Özel Ödülü alır. 1996 yılından itibaren her yıl Adana Altın Koza Film Festivali’nde Bilge Olgaç Özel Ödülü verilmektedir. 2003 yılından itibaren her yıl Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde kadın sinema sanatçıları için Bilge Olgaç başarı ödülü verilmektedir.
Birsen Kaya (1943-)
1963 yılında Artist dergisi için setlerde röportaj yapan bir muhabirdir. Yine röportaj için gittiği bir sette yolu Halit Refiğ ile kesişir. 1964 yılında çekilen Gurbet Kuşları filminde Halit Refiğ’in asistanlığını yapar. 200’e yakın filmde asistan olarak işi mutfağında öğrendikten sonra yarım kalan Kanlı Kader filmini tamamlayarak yönetmenliğe adım atar. 1970 yılında Ufuk filmi kurarak yapımcılığa başlar. 1970-1975 yılları arasında senaryolarını kendisinin yazdığı 15 filmi yönetir. Yönetmenin filmografisinde Kanlı Kader (1970), İntikam Derler Adıma (1970), Sevimli Serseri (1970), Sana Allah Acısın (1970), Aşk Olsun (1971), Kanunsuz Yaşayanlar (1971), Killing Ölüm Saçıyor (1971), Kirli Eller (1971), Bitirim Kemal (1972), Hedefte Beş Adam (1972), Vur Kır Geç (1972), Dadaş Rıfat (1974), Dadaş Rıfat Geliyor (1975), Şeftalisi Ala Benziyor/24 Ayardayım (1975) filmleri yer almaktadır. Kadın yönetmenlerde görmeye alışık olmadığımız tarzda vurdulu kırdılı, maço erkek filmleri çeker. Ayrıca Killing gibi çizgi roman kahramanlarının sinemaya uyarlar. Televizyonun sinemanın önüne geçmesinden sonra sinemayı bırakır.
Türkan Şoray (1945-)
Böyle bir yazıda sinemaya gönül veren, ömrünü setlerde geçiren, Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray’a değinmeden olmaz. 1945 yılında İstanbul’da doğar güzel oyuncu. 1960’larda sinema setine adım atar. 1964 yılında Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Acı Hayat filmi ile ilk ödülü olan En Başarılı Kadın Oyuncu Ödülü’nü alır. Toplamda 222 filmde rol alarak dünyanın en çok film çeviren kadın oyuncusu olur. 12 Mart 2010 yılında UNICEF Türkiye İyi Niyet Elçisi seçilir. Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Fatma Girik ile birlikte dönemine damga vuran 4 önemli kadın oyuncudan biridir. Bu dörtlü içerisinden yönetmen koltuğuna oturan bir tek Türkan Şoray olur. Kadir İnanır ile oynadığı 1972 yapımı Dönüş, 1976 yapımı Bodrum Hâkimi, 1973 yapımı Azap filmlerini yöneterek sinemamızın kadın yönetmenleri arasına adını yazdırmıştır. 1981 yapımı Yılanı Öldürseler filmini Şerif Gören ile birlikte yapmış, son olarak 2015’de Uzaklarda Arama filmini çekmiştir.
Yeni Kuşak Yönetmenler
Handan İpekçi (1956-)
1956 yılında Ankara’da doğdu. Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu mezunudur. Hanımlar Sizin İçin programında asistanlık yaparak başladığı bu işe daha sonra dizilerde çalışarak devam etti. Sinemada asistanlık yaparak belgesel yönetti. 1993 yılında Kemençenin Türküsü adlı belgesel ile ilk yönetmenlik denemesini yaptı. 1994 yılında bir iş adamının desteğiyle ilk uzun metraj filmini çekti. Babam Askerde vizyona girmeyince filmin dağıtımını kendi üstlendi. 10000 seyirciye ulaştırdı filmini. Bu film Türkiye’de çeşitli ödüller aldı. 1995 yılında Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünde gösterildi. Büyük Adam Küçük Aşk filmi Antalya Film Festivali’nde En İyi Film Ödülünü aldı. Düşüncelerini açık açık ifade eden ve fikirlerinin sonuna kadar arkasında duran güçlü bir kadın Handan İpekçi. Hem film yaptı hem de filmlerinin yasal savaşlarını tek başına verdi. Türk sinemasında tek başına mücadele eden bir kadın imajı çizdi. Fakat 2010 yapımı Çınar Ağacı filminde yönetmenin tarzını biraz yumuşattığı gözlemleniyordu. Yine de gerek çalıştığı oyuncularla gerek oluşturmaya çalıştığı üslupla gerek işlediği konularla olsun kendi tarzını yaratan bir yönetmen oldu.
Yeşim Ustaoğlu (1960-)
Yeşim Ustaoğlu’da yeni kuşak kadın yönetmenlerden. Sinemaya ödüllü kısa filmleri ile adım atmıştır. 1960 Kars doğumludur. Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun oldu. 1994 yılında çektiği ilk filmi ile çıkış yapmıştır. Bu film İstanbul, Köln, Nürnberg Film Festivalleri’nde En İyi Film ödüllerini almıştır. 2003 yılında Ustaoğlu Film Yapım Şirketi’ni kurdu. 2004 yılında Bulutları Beklerken adlı filmi 2008’de ise Pandora’nın Kutusu filmini çekti. Bulutları Beklerken filmi ona Sundance Film Festivali’nde En İyi Senaryo Ödülü’nü aldırdı. 2002 yılında 59. Venedik Film Festivali’nin Uluslararası Yarışma Bölümü jürisinde görev yaptı. 2012 yılında ise uluslararası Abu Dhabu Film Festivali’nde yarışmasında Araf filmi ile En İyi Film Ödülü’nü kazandı. 2016 yılında Tereddüt filmini çekti. Bu filmin ilk gösterimi 11 Eylül’de Toronto Uluslararası Film Festivali’nde gerçekleştirildi. Uluslararası ve ulusal festivallerde çeşitli ödüllere layık görüldü. Yeşim Ustaoğlu uluslararası alanlarda prestijli bir yer edinmeyi başarmış bir yönetmen oldu.
TRT Kökenli Yönetmenler
Tomris Giritlioğlu (1957-)
Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunudur. Hem televizyon kanallarına dizi çekmiş hem de sinema filmleri yönetmiştir. İlk filmleri Suyun Öte Yanı, Yaz Yağmuru ve 80. Adım’ın yapımcısı TRT’dir. Kariyerinin ilerleyen safhalarında TRT’den ayrıldı. Bağımsız bir yapım şirketi kurdu. 1999 yılında 1940’lı yıllarda konan varlık vergisini konu alan Salkım Hanımın Taneleri filmini çekti. Bu film ile Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Film Ödülünü aldı. Son filmi Güz Sancısı ile 1955 yılında yaşanan 6-7 Eylül olaylarına değindi. Yönetmenin tarihe bir merakı olduğunu çok sayıda yaptığı dönem filmleri ve dizilerinden anlamak mümkün.
Canan Evcimen (1963-)
1984 yılında Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Radyo Televizyon Bölümünden mezun olmuştur. 1986 yılında TRT Ankara Televizyonu Belgesel Programlar Müdürlüğü’nde yardımcı prodüktör olarak çalışmaya başlamış ve yönetmenlik kariyerine adım atmıştır. 2004 yılında Program Müdürlüğü’nden ayrılarak yapımcı olmuş, 2006 yılında TRT’den ayrılarak televizyon dizileri yapmaya başlamıştır. Sinema sektöründe geçirdiği uzun yıllara paralel başarılı ve düzgün bir çizgi izlemesinin yanı sıra televizyondan gelen bir alışkanlık olarak filmlerinde ekonomik anlatım ve kapalı mekân kullanımını tercih etmiştir. Hoşçakal Umut (1993), Solgun Bir Sarıgül (1996), 13 Numaralı Peron (1999) filmlerine imza atan Canan Evcimen filmlerinin finansmanında TRT’den destek görmüştür.
Tüm Emekçi Kadınlara Selam Olsun!
Türk sinemasına emek vermiş yönetmenler arasında ismi geçen 10 kadından bahsettik. Onlar sektörün zorlukları içerisinde kadın olmanın zorluğu ile de mücadele ettiler. Kimse onlara inanmasa da onlar kendine inandı. Her alanda olduğu gibi bu alanda ellerinden geleni yaptılar ve bir boşluğu doldurmaya çabaladılar. Hayatın hangi alanında olursa olsun erkekler kadar yaşamak ve var olmak için emek veren tüm emekçi kadınlara selam olsun. Günümüz kutlu olsun.
Kaynakça
1. beyazperde.com, Yeşilçam’dan Günümüze Kadın Yönetmenler…; http://www.beyazperde.com/dosyalar/sinema/dosya-50220/, Erişim Tarihi: 23 Şubat 2020
2. evrensel.net, Sinemamızın İlk Kadın Yönetmenleri; https://www.evrensel.net/yazi/56497/sinemamizin-ilk-kadin-yonetmenleri, Erişim Tarihi: 23 Şubat 2020
3. cnnturk.com, Başarılı 10 Türk Kadın Yönetmen; https://www.cnnturk.com/kultur-sanat/sinema/basarili-10-turk-kadin-yonetmen, Erişim Tarihi: 23 Şubat 2020
4. Nigar Pösteki (2012). 1990 Sonrası Türk Sineması (1990-2011). Kocaeli: Umuttepe Yayınları.
5. S. Ruken Öztürk (2004). Sinemanın “Dişil” Yüzü. OM Yayınevi.
Yazar: Ayşenur Özdemir