Dram
13 Tzameti (2005)
Nedir bu 13 sayısından çektiğimiz! Ya da 13 sayısının bizden çektiği nedir? Eski kültürlerde uğursuzluğuna inanılan bir sayının günümüze kadar etkisini sürdürmesi fazlasıyla ilginç bir durum bence. İnsanlar bu sayının uğursuzluğuna o derece inanıyorlar ki yabancı ülkelerin birçok otelinde 13 sayısını taşıyan oda ve 13. kat yok. Sinemada da fazlasıyla kullanılan bu sayı genellikle korku […]
The Passion of the Christ / Tutku: Hz. İsa’nın Çilesi (2004)
“The Passion of the Christ / Tutku: Hz. İsa’nın Çilesi” filmi hakkında “Bence İsa’dan daha büyük bir kahraman öyküsü yoktur. Ve filmim tüm zamanların en büyük macera öyküsüdür.” diyor Mel Gibson, “Düşünsenize, Tanrı bir insan şekline bürünüyor ve insanlar da Tanrı’yı öldürüyor. Artık bu da aksiyon değilse hiçbir şey değildir!” “Mad Max / Çılgın Max” […]
Jackie Brown (1997)
Hollywood’un çılgın yönetmeni Quentin Tarantino, Sundance Film Festivali’nde gösterildiğinde olay yaratan İlk filmi “Reservoir Dogs / Rezervuar Köpekleri (1992)” ile sinema dünyasında hatırı sayılır bir yer edindi. Bu filmde kullandığı döngüsel kurgu tekniğini, iki yıl sonra çektiği “Pulp Fiction / Ucuz Roman (1992)” isimli ikinci filminde daha da etkileyici bir hale getirerek kısa zamanda kült […]
Se7en / Yedi (1995)
Genelde David Fincher denilince aklımıza ilk olarak, Chuck Palahniuk’ın kitabından uyarlanmış, sistem eleştirisinin en iyi örneklerinden biri olan, “Fight Club / Dövüş Kulübü (1999)” filmi gelir. Fincher-vari yaratıcı giriş jeneriğini, filmden sonra bizde bıraktığı etkiyi, görsel anlamdaki başarısının yanında sarsıcı bir şekilde verdiği mesajı, kafaları allak bullak eden sürpriz sonunu ve Brad Pitt-Edward Norton ikilisinin […]
Modern Times / Modern Zamanlar (1936)
Charlie Chaplin’in modern topluma ve makineleşmeye eleştirel bakışını izlediğimiz Modern Times filmini iki kısma ayırmamız gerekir bence. İlk kısım Büyük Birader’i aratmayan bir patron tarafından -tuvaletler dâhil olmak üzere- sürekli izlenen fabrika işçilerini anlatır. Henüz film başlarken koyun sürüsü ile fabrika işçilerini paralel kurguda göstererek etkileyici bir giriş yapılır. Ardından fabrika işçilerinin, patronun keyfi doğrultusunda […]
Bir Senaryonun Anatomisi: EV (2010)
Hatırlarsınız… Çok değil 3-4 yıl kadar önce, kısa adı BBG uzun adı Biri Bizi Gözetliyor olan bir yarışma programı vardı! Hani her türden insan, her tarafı kameralarla çevrili bir eve tıkılır ve kafesteki maymunlar misali tüm hareketleri izlenir ve de izlettirilirdi. Bu formatın çok tutmasıyla türevleri televizyonu epeyce bir süre işgal etti. Ama şükürler olsun […]
V for Vendetta (2005)
Hatırla, Hatırla Beş Kasım’ı.Barut İhanetini ve Kumpasını.Hiçbir Neden Bilmiyorum ki,Gerektirsin Barut İhanetinin Unutulmasını! Guy Fawkes, İngiliz tarihinin en büyük vatan haini olarak kabul edilir. Neden mi? Zira o Kral 1. James’i ve parlamento mensuplarını ortadan kaldıracak planın fikir babasıdır. Bu plan tarihte “Barut Komplosu” olarak anılır. Guy Fawkes, Thomas Winter ve Robert Catesby üçlüsü kralın […]
Bizim Büyük Çaresizliğimiz (2011)
“Fareler ve İnsanlar” kitabında, “Kimsesi yoksa delirir insan,” der John Steinbeck, “kim olduğu hiç önemli değildir, yeter ki yanında biri olsun. İnan bana, insan fazla yalnız kaldı mı, hastalanır.” Etkileyici bir dostluk hikâyesi dendiği zaman, akla ilk olarak John Steinbeck’in unutulmaz eseri “Fareler ve İnsanlar” gelir. Zeki bir adam olan George ve güçlü fakat aptal […]
A bout de souffle / Breathless / Serseri Aşıklar (1960)
“Yeni Dalga ne bir akım ne bir okul ne de bir gruptur,” der François Truffaut, “o öyle bir niceliktir ki, her yıl yeni yönetmenlerden ancak üç ya da dördüne kapısını açan bu mesleğe, son iki yılda ortaya çıkmış elli yeni adın dâhil edilmesi için basın tarafından konmuş kolektif bir slogandır.” Fransız Yeni Dalga sineması denince […]
Yazgı (2001)
“İnsan da, yaşam da saçmadır; boşunadır, rastgeledir, sağlam hiç bir şey yoktur;” der Albert Camus, “ama yine de yaşamak gerekir.” “Bütün hayatım boyunca taşıdığım suçluluk duygusunu olduğu kadar, imtiyazlılara ve gerçekte yalnızca imtiyaz isteyenlere duyduğum nefreti anlatmayı hep istiyordum.” diyor Zeki Demirkubuz, Karanlık Üstüne Öyküler üçlemesinin ilk filmi olan Yazgı için. Albert Camus’nun, yaşamın anlamını […]