Duffer Kardeşler’in yarattığı Netflix dizisi “Stranger Things”, 4 senelik kısa mazisine rağmen artık bir efsaneye dönüşmüş durumda. 80’lerin popüler kültürüyle günümüz seyircisinin beklentilerini başarıyla harmanlayabilmesi bir yana, John Carpenter ve Stephen King gibi korku ustalarının yarattığı tedirgin edici evrenleri anımsatan atmosfer tasarımıyla da gönülleri fethettiği bir gerçek. Peki, 4. sezon yoldayken Hawkins’te yeni bir maceraya ne dersiniz? Epsilon Yayınevi’nden çıkan, Jody Houser’in yazdığı ve Stefano Martino’nun çizdiği “Stranger Things: Diğer Taraf”, dizinin 1. sezonunda yaşananları, bu kez Will Byers’in gözünden anlatıyor.

Tepetaklak Bir Dünya

4 fasikülden oluşan mini bir çizgi roman serisi olan “Stranger Things: Diğer Taraf”, karanlığın ve soğuğun hüküm sürdüğü, koca bir boşluktan ibaret bu topraklarda, Bilge Will’in nefes kesen macerasına bizi ortak ediyor. Her ne kadar çizgi romanda, dizinin 1. sezonunda yaşananlarla paralel bir hikaye okusak da diziyi hiç izlememiş olanlar, pekala bu çizgi romanı alıp okuyabilir. Fakat diziyi izlemiş biri ile aynı keyfi alamayacakları da ortada! Zira bu çizgi roman, hikayeye tek bir taraftan baktığı için “diğer taraf”ta yaşananları bilmeden hikaye her şekilde eksik kalacaktır. Anlaşılmaz değil ama eksik…

Her Daim Diken Üstünde

Star Wars, Doctor Who, Spider-Man, Supergirl, Black Widow, Harley Quinn & Poison Ivy, Faith, Captain Marvel gibi birçok çizgi romanın senaryosunda parmağı olan Jody Houser’in senaryoyu hem diziyi izleyenleri hem de izlemeyenleri düşünerek yazdığı ortada. Bizi sürekli diken üstünde oturturken, zaman zaman da yüreğimizi ağzımıza getiriyor. Bu yönüyle çizgi romanın diziyle benzeştiğini, hatta dizinin atmosferinin başarıyla çizgi romana uyarlandığını söyleyebiliriz. Neredeyse tamamen Baş Aşağı dünyanın kasvetli atmosferinde geçen çizgi roman, aralara serpiştirdiği flashback kısımları ile hem biraz olsun nefes almamızı sağlıyor hem de hikayeyi durağan olmaktan kurtarıyor.

Diğer Taraf’ın Çizgileri

Houser’in senaryosu “Stranger Things”in ruhunu farklı bir mecraya taşımak konusunda başarılı olabilir. Ama eminim ki Stefano Martino’nun çizgileri olmasa bu başarı yarım kalırdı! Martino, nispeten karmaşık paneller ile birlikte, günümüz Amerikan ekolününde sıkça rastladığımız “storyboard” benzeri geniş paneller de kullanıyor. Bu karışım hem çizgi romanı adeta izliyormuşuz gibi bir his yaratırken hem de tekdüze bir anlatıma engel oluyor. Tabii bu noktada çizgi romanın renklendirmesini yapan Lauren Affe’yi de ayrıca tebrik etmek gerekiyor. Kullandığı renklerle Affe, Baş Aşağı dünyada tekinsizlik hissini güçlendirirken, flashbacklerde ise sıcak ve güvenli ev ortamına ani geçişimizi başarıyla sağlıyor. Bu noktada çizimlerle uyum içindeki renklendirmenin, çizgi romanın en büyük artılarından biri olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Sonun Başlangıcı

Uyarlamalar, eserin hayranları için çoğu zaman hüsranla sonuçlanan bir girişimdir. Bu genellikle orijinal eser ile yeni eserin didik didik edilerek karşılaştırılmasından meydana gelir. Halbuki bunlar -biri diğerinin açtığı yolda ilerlese dahi- birbirlerinden farklı eserlerdir. Bu bağlamda baktığımızda, dizi ile çizgi romanı kıyaslamak son derece yanlış olacaktır. Hem eserin farklı bir ortamda sunuluş şeklinden doğan anlatım dilindeki farklılık hem de ikisi arasındaki “hacim” farklılığından dolayı. “Stranger Things: Diğer Taraf”, ancak dizinin hayranları ve bu evreni merak edenler için tadımlık bir lezzet olabilir ama hem tanıdık hem de bambaşka bir lezzet!

Son olarak, bana bu kitabı hediyen eden Epsilon Yayınevi’ne çok teşekkür ediyorum. Meraklısına “Stranger Things” çizgi roman serisinin ikinci kitabı olan “Stranger Things: Altı”nın da Epsilon Yayınevi’nden çıktığını hatırlatalım.