Gerçek ve Büyü Arasında Sinema – Yıldız Ramazanoğlu (Kitap Tanıtımı)
İz Yayıncılık’tan çıkan Gerçek ve Büyü Arasında Sinema kitabı; hikaye, roman, araştırma gibi edebiyatın farklı alanlarında kalem oynatmış bir yazar olan Yıldız Ramazanoğlu’nun sinema ile ilgili kavramsal düşüncelerini ve film analizlerini içeren bir sinema yapıtı. Yıldız Ramazanoğlu, 2002 yılında “Derin Siyah” adlı eseriyle Türkiye Yazarlar Birliği tarafından Hikaye Ödülü kazanmış tescilli bir yazar. Kelimelerle olan yakınlığı kitabının bütününe sirayet etmiş, izlediklerini içselleştiren yazarın duygularını maharetli bir şekilde yazıya döktüğünü görmekteyiz.
Kitabını altı bölüme ayırmış Ramazanoğlu. Bu bölümler sırasıyla; Müslüman Dünyanın Sineması, Türk Sineması, Amerika Sineması, Avrupa Sineması, Dünya Sineması ve İran sineması olarak başlıklandırılmış. Her bölüm de alt başlıklara ayrılarak detaylandırılmış. İlk bölüm olan Müslüman Dünyanın Sineması’nda Müslüman coğrafyasındaki sinema algısını masaya yatırmış. Bir bölümde “Çağrı” filmi üzerine düşünürken, başka bir bölümde sinemada kadın imgesi üzerine hislerini beyan etmiş. Diğer bölümlerde de yazarın sevdiği, kendinde anlam bulduğu filmleri detaylı bir şekilde aktararak hislerine tercüman olmuş. Ramazanoğlu’nun bu kitabının, daha önce üzerine konuştuğum, yine İz Yayıncılık’tan çıkan Cihan Aktaş’ın “Hatırladığım Filmler” ve “Hayallerin Ötesi” kitaplarından ayrılan bir yanı var. Cihan Aktaş’ın yazdığı filmler sırasız bir şekilde dizilmişti ve başlıklar içerik hakkında bilgi vermiyordu. Oysa Ramazanoğlu’nun yazmış olduğu filmleri ülke sineması olarak ayırması ve kavramsal olarak tartıştığı içerikleri de tek bir başlık altına toplaması kitabını daha derli toplu, anlaşılır ve okuru kazanan bir yapıya büründürüyor. Dilinin Cihan Aktaş’ın dilinden daha anlaşılır olduğunu da belirtmekte yarar var. Üstelik iki yazarında çoğunlukla aynı konular ve filmler üzerinden yazdıkları düşünülürse Ramazanoğlu’nun sinema konusunda daha bilinçli olduğunu düşünenlerdenim. Keşke Cihan Aktaş’ın kitaplarında bulunan dizin kısmı Ramazanoğlu’nun kitabında da olsaymış. Okurun aradığını bulması adına elini kuvvetlendirirdi.
Yazarın incelediği filmler çoğunlukla “mana”, “dini”, “irfani” diyebileceğimiz filmlerden seçilmiş. İzlediğim filmler hakkında yazarın düşüncelerini okuduktan sonra bu filmleri tekrardan izleme ve filmler üzerine kafa yorma isteği oluştu bende. İzlemediğim filmlerin eleştirilerini okumak ise o filmler hakkında merak duymamı sağladı. Aslında bu yazılara eleştiri demek biraz zor. Yazar tek bir film haricinde sadece sevdiği ve taraf olduğu filmleri anlatmış. Sevmediği filmleri de yazmasını ve niçin sevmediğine dair kanıt ve bulgularla anlatmasını beklerdim. Sanırım sinema filmleri üzerine yazan yazarlar da bu sorun çok fazla görülmekte. Kitapta anlatılan filmlerin olumlu yanları olduğu gibi olumsuz yanlarıda aktarılsa tek taraflı bakış açısından kurtulmuş olurdu. Bu tarz yazınlar güzellemeden öteye maalesef gidemiyor ve yazarın konumu film kuryeliğine dönüşüyor.
Sinema ve din konuları hakkında sempozyumlar yapılıyor ama bu organizasyonlarda neler konuşulduğunu sadece giden biliyor. Yine bu konu hakkında az sayıda site ve dergi oluşumları var. Ramazanoğlu katıldığı sempozyum ve dergi isimleri vererek meraklıları ve hafiye ruhlular için bir sürü malzeme sunmuş. Zaten sinema kitapları olarak çok gerideyiz; Asya Sineması ya da İran Sineması hakkında yazılı kaynak çok az var. Bu sebeple Ramazanoğlu’nun filmler hakkında ve Müslüman coğrafyasındaki sinema olgusunu işlediği bu kitap biraz daha önem kazanıyor. Tabii ki de kitaptaki yazılan film adedi o ülke sinemasını anlamamız ve kavramamız için yeterli değil. Bu sebeple dipnot olarak verilen kitaplar, araştırma yapacaklar için yön tayin edici. Dersu Uzala ve Karanlıkta Dans filmlerinin anlatılış tarzını sevmemle birlikte Avrupa Sineması bölümünde oyunculuğunu beğendiğim ve Türk sinema yazarları tarafından belki de göz ardı edilen Paddy Considine’nin çekmiş olduğu Tyrannosaur filmini eklemesi yazarın dünya sinemasına geniş bir açıyla baktığının kanıtı. Akira Kurosava ya da Lars von Trier hakkında artık söz söylemeyen kaldı mı ki! Bu sebeple okurlara daha az bilinen ve yeni yönetmenlerle tanıştırdığı için yazarın hanesine artı puan ekliyorum. Sinema severleri bu kitapla buluşturan İz Yayıncılık’a, bu kitabı bana hediye ettiği için teşekkür ederim.
Yazar: Umut Uçan