Kısa Film
Sebastian’s Voodoo (2008)
Benin Cumhuriyeti’nde konuşulan bir etnik dil olan Fon dilinde, “voo” kelimesi “içe bakış”, “doo” kelimesi ise “bilinmeyen” anlamına gelir. Bu ödüllü kısa animasyon filmde, bizde keşfedilmeyi bekleyen içsel bir yolculuğa çıkıcağız. Ama alışılmışın aksine kısa filmde başkahramanımız ne bir insan ne de bir hayvan; kendimizi onun yerine koyacağımız kişi, bir voodoo bebeği olacak… Sıra sıra asılmış […]
The Cat Piano (2009)
Simdi bana 8 dakikanızı ayırın ve sizi kendi dünyanızdan alıp kedilerin dünyasına götüreyim… Yaşadığım şehirde, adeta F. Scott Fitzgerald’ın “Muhteşem Gatsby”sinin malikânesindeki karnaval ortamı hâkimdi. Etrafta müziklerini icra eden sanatçı kediler, kimsenin ciğerine saldırmadan kendi hallerinde yaşıyorlar, barlarda eğleniyorlar, harman oluyorlar, bir iki tek atıp sonra yumaklarının yanlarına kıvrılıp saatlerce miskin miskin uyuyorlardı. Metropolde yaşayan binlerce tüy […]
Tuck Me In (2014)
İşten eve gelmişsiniz. Çok yorgunsunuz. Bütün gün çalışmanın sonunda sadece 5-10 dakika sevdiklerinizle görüşebiliyorsunuz. Zaten ondan sonrada doğru yatağa gidiyorsunuz. Ertesi gün bu kısır döngü devam ediyor. Adı üstünde işte döngü, bitmiyor; ta ki sizde derman kalmayana kadar… Şimdi çocuğunuzu yatırmanız gerekiyor. Oğlunuzun odasına çıkıyorsunuz. Her gün yaptığınız rutin bir iş. Küçük Prens’inize öpücük konduracak, başını […]
Room 8 (2013)
İnsanın başına ne gelirse hep meraktan gelmez mi? Pandora’nın Kutusu açıldığında dünyaya yayılan kötülük, Zeus’un yarattığı bu fettan kadının ödediği diyet sonucu kutuya girmesi ve sonsuza kadar orda kalması ile sonuçlanmıştır. Aslında çeviri hatası sonucu kutu olarak lanse edilen doğrusunun kavanoz olduğu bu gizemli obje, kadınların merak duygusunu bize göstermektedir. Bir kişinin, düğün hediyesi olarak verilen ve […]
Harvie Krumpet (2003)
Harvie Krumpet, Adam Elliot’un “Mary and Max (2009)” öncesinde benzer bir karakter etrafında benzer bir hikâyeyi anlattığı ve Oscar’ı kazandığı 2003 yapımı bir stop motion kısa filmdir. Harvie Krumpet, yanımızda, çevremizde, fark edemediğimiz her yerde yaşayanların, var olmanın sebebini arayanların ve kendini olduğu gibi kabullenip yola devam etmesi gerekenlerin filmidir aynı zamanda. Filmin başında, siyah […]
Curfew (2012)
Yönetmenliği, senaristliği ve başrolü Shawn Christensen’a ait olan, 2013 yılında “En İyi Kısa Film” Oscar’ını alan “Curfew”, 19 dakikalık süresi boyunca kesinlikle hem keyif alacağınız hem de duygulanacağınız bir film. Christensen’ın daha sonradan bu filmi, “Before I Disappear / Ben Kaybolmadan Önce (2014)” ismi ile uzun metraj olarak çektiğini de hatırlatmakta fayda var. Film size […]
El Empleo (2008)
Yönetmenliğini Santiago Bou Grasso’nun yaptığı ve senaryosunu Patricio Plaza’nın yazdığı, Arjantin yapımı bir kısa film olan “el Empleo”, sadece 6 dakika içinde modern dünyanın, insanı ne hale getirdiğini etkileyici bir şekilde aktarıyor. Günlük hayatta kullandığımız her şeyin bir sabah, insanlara dönüştüğünü hayal edin. Mesela lambanız, aynanız, sandalyeniz, masanız, portmantonuz… İşe gitmek için kullandığınız taksiler bile birer insan; […]
Balance (1989)
Wolfgang ve Christoph Lauenstein kardeşlere ait olan “Balance”, “En İyi Kısa Animasyon” dalında Oscar’ı kucaklamış bir stop motion film. Filmin başında 23, 35, 51, 75, 77 numaralı beş garip adamın (“Dark City / Karanlık Şehir (1998)” filmindeki uzaylılara benziyorlar), kare bir levha üzerinde havada dengede durduklarını görüyoruz. Hangisi kımıldasa diğerleri dengeyi sağlamak için ona ayak uyduruyorlar. Bu […]
The Fantastic Flying Books of Mr. Morris Lessmore (2011)
Söz kitaplardan açıldığında, “3 Idiots” (3 Aptal, 2009) filminin unutulmaz repliklerinden bir tanesi hemen aklıma gelir: Görsel ya da dokunsal yollarla; aydınlanma, anlama, bilgiyi artırma, beynin eğitilmesi amacıyla yapılmış olan; resimli, resimsiz, kauçuk kapak, kâğıt kaplama, jelâtinli, jelâtinsiz türleri olup; içerisinde önsöz, tanıtım, fihrist bulunan; bilgileri kaydeden, analiz eden, özetleyen, organize eden aletler… Yani Kitaplar! […]
Signs (2008)
“Günümüzde yapılan filmlerin çoğunda gerçek sinema duygusu yok denecek kadar az. Bunlara ‘konuşan insan fotoğrafları’ diyebilirim. Sinemada bir öykü anlatırken, ancak başvurulabilecek başka bir yol kalmadığında diyalog kullanılmalıdır.” der gerilimin babası Alfred Hitchcock. Aslında pek de haksız sayılmaz hani! Günümüzün ruhsuz ve geveze filmlerden yüz çevirseniz bu sefer de az konuşan ama pek bir şey […]