Stero Seyfi 1: Amerika’nın Yolları Taştan – Ergün Gündüz (Çizgi Roman Eleştirisi)

Stero Seyfi 1: Amerika’nın Yolları Taştan – Ergün Gündüz (Çizgi Roman Eleştirisi)

Öncelikle bana bu kitabı gönderme nezaketinde bulunan Lâl Kitap’a teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum. Takvimler 1984 yılını gösterdiğinde, tozu dumana katan bir macera ile okurların karşısına çıkan “Stero Seyfi”, aradan geçen 30 küsur yıl sonra tekrar karşımızda! “Amerika’nın Yolları Taştan” ismini taşıyan bu ilk ciltte Stero Seyfi’nin iki eski macerası, yeni bir giriş ve sonuç kısmıyla bize sunuluyor. Görüyoruz ki zamanında 80’lerin ruhunu yakalamayı başaran Ergün Gündüz, aslında günümüzün ruhunu da yakalamış olan zamansız bir hikâyeye imza atmış.

Ortaokul Sıralarından Üniversite Kürsüsüne

Daha ortaokuldayken ilk karikatürleri Gırgır dergisinin okur sayfalarını süsleyen Ergün Gündüz, sonradan Çarşaf isimli mizah dergisinde kısa bir süre çizmiş ve profesyonel kariyerine Gırgır’ın kadrosuna katılarak başlamıştır. Üstelik ilerleyen yıllarda Hıbır ve H.B.R. Maymun gibi dergilerin çıkarılmasında pay sahibi olarak okuyucularına yeni mizah kapıları da açmıştır. Birçok mizah dergisinde çizerlik yapmış olan Gündüz, bunun yanında resimlerini ve çizgi roman çalışmalarını İtalya ve Fransa’da sergilemiş, “2000 Yılında Dünya Renkleri” adlı uluslararası çizgi roman sergisine davet edilmiştir. Hatta ortaokul sıralarında başlayan sevdası, onu üniversite kürsüsüne bile taşımıştır. Çizerliğine akademik bir boyut getiren Gündüz, 2000-2014 yılları arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde Görsel İletişim ve Tasarımı Bölümü’nde bilgisayar çizimleri ve storyboard üzerine dersler vermiştir. 

Gündüz, en önemli kahramanı Stero Seyfi’yi ise -ağabeyi Oğuz Aral’ın Gırgır ile başlattığı yeni mizah akımın peşine takılan- Tekin Aral’ın yönetiminde çıkan Fırt dergisinde yaratmıştır. 

Tintin Kadar Maceraperest

Stero Seyfi, “stereo” kelimesinin bozularak “stero”ya dönüştürülen lakabı ve son derece sıradan görünüşüyle pek cazip bir kahraman değildir aslında. Peki, onu özel kılan şey nedir? Tabii ki tıpkı Hergé’nin Tintin’i gibi yeryüzünde gidilmedik yer, çıkılmadık macera bırakmamış ilginç bir maceraperest olmasıdır! Ayrıca ilk yayınladığı günden beri okuyucularının gönlünü kazanmayı bilmiş olan Stero Seyfi, saf görünüşlü hin bir delikanlı olmasıyla da dikkat çeker. Zira bu masum görünüşün altında aslında kendi çıkarları için hiçbir şeyi yapmaktan çekinmeyen, iflah olmaz bir haylaz yatmaktadır.

Stero Seyfi’nin Nisan 2016’da basılan ilk kitabı “Stero Seyfi 1: Amerika’nın Yolları Taştan”, “Ölürsem Discoma Gelme İstemem” ve -cilde ismini de veren- “Amerika’nın Yolları Taştan” isimli iki ayrı bölümü bünyesinde barındırıyor. Ama bu iki bölümün birbiriyle bağlantılı olduğunu da hatırlatmak da fayda var.

Michael Jackson, Michael Olalı Böyle Zulüm Görmedi!

“Ölürsem Discoma Gelme İstemem” isimli ilk bölümde, bir kapıcının 16-17 yaşlarındaki oğlu olan kahramanımız Seyfi’yle tanışıyoruz ve onu büyük bir maceraya çıkmaya zorlayacak olan aşkını, Jale’yi öğreniyoruz. Aslında bu okuduklarımız Stero Seyfi’nin Fırt’taki ilk macerası. Gündüz, sadece bölümün başına ufak bir giriş eklemiş. Bu zekice dokunuş, hikâyede hâkim olan nostaljik havayı daha da arttırıyor. Zira ilk sayfalarda yaşlı başlı ve çoluk çocuğa karışmış Seyfi’yi geçmişi yad ederken görüyoruz. Oğluna geçmişteki maceralarını anlatmaya başlayınca da bizim asıl maceramız başlamış oluyor! Bu ilk bölümde James Dean’in başrolünde yer aldığı “Rebel Without a Cause” (Asi Gençlik, 1955) filmini anımsatan bir araba yarışı macerasına eşlik ediyoruz.

Sinematik referanslarını gizlemeyen, hatta bunları başarılı bir şekilde mizah malzemesine dönüştüren Gündüz, asıl maharetlerini ikinci bölümde ortaya çıkarıyor. Zira ikinci bölümde sadece “Bir Türk, Amerika’ya gitse ne olur?” kabilinden bir “what if” kurgusunun peşine takılmıyor Gündüz. Aynı zamanda Amerikan kültürünü, Türk kültürü ile zekice karşı karşıya getirerek, dur durak bilmez bir Amerika taşlamasına da imza atıyor. Bu ikinci bölümde Stero Seyfi, iki antagonist ile karşı karşıya geliyor. Müzik dünyasında Michael Jackson ve sinema dünyasında ise Sylvester Stallone, Seyfi’nin kısa yoldan köşeyi dönüp şöhretlerine zarar vermelerine tahammül edemiyorlar. Sevilen Dünya starlarından kötü adam çıkarmak bile aslında Gündüz’ün yaptığı şeye ne kadar hâkim olduğunu gösteriyor.

Her Kahramanın Bir Yardımcısı Vardır

Maceradan maceraya atılan her kahramanın bir yardımcıya ya da çizgi roman terminolojisiyle söyleyecek olursak bir sidekick’e ihtiyacı vardır. Nasıl Tintin’i Kaptan Haddock olmadan, Asterix’i Obelix olmadan ve hatta bizim Robinson Crusoe’yu Cuma olmadan düşünemiyorsak, Stero Seyfi’yi de Klober’siz düşünemeyiz! 

Seyfi’nin biricik aşkı Jale’nin peşinden giderken kaza eseri kendini Amerika’da bulduğu sırada tanıştığı Klober, The Bülbül Music Long Play isimli Amerika’nın en büyük plak şirketinin sahibi olarak karşımıza çıkar. Klober, müthiş(!) bir sese sahip olan Seyfi’deki cevheri keşfeder. Daha sonradan ayrılmaz yol arkadaşı olacak ikili işte bu şekilde tanışmış olur. Aslında başlangıçta Klober, Seyfi’nin baş düşmanlarından biri olarak gözükse de sonra işler değişir. Hatta öyle ki “Amerika’nın Yolları Taştan” isimli ikinci bölümün ikinci kısmında, Klober adeta her karede Seyfi’den rol çalarak asıl kahramana dönüşür. “Holivud” macerasını içeren bu kısımlarda Seyfi o kadar geri planda kalır ki bazen onu hatırlamayız bile. Klober, çok başarılı bir yan karakter olmasına karşın terazinin dengesinin bu şekilde bozulmasının pek hoşuma gitmediğini de belirtmem gerekir. Zira Klober ne kadar başarılı bir yan karakter olursa olsun Seyfi gibi sürprizlerle dolu bir tip de değildir.

Detaycılığıyla Ön Plana Çıkıyor

Gündüz, sadece hikâyedeki detaylara dikkat etmekle kalmıyor. Aynı zamanda çizimlerde de müthiş detaycılığını ön plana çıkarıyor. Karakter tasarımlarında karikatür geleneğinin izinden giderken, hem arka plan ve mekanlardaki titiz işçiliği hem de anlatım tarzıyla çizgi roman geleneğini takip ediyor. Bu anlamda özgün ve başarılı bir karışım ortaya koyduğunu söyleyebiliriz.

Son tahlilde, Amerikan kültürünün yarattığı kahramanlardan bunalanlar ya da yerli bir kahramanın maceralarına tanıklık etmek isteyenler için “Stero Seyfi 1: Amerika’nın Yolları Taştan”, adeta biçilmiş kaftan diyebiliriz. Özlediğimiz yerli çizgi roman tadını tekrardan hatırlatan bu eser, sinematografik kurgusu ve anlatı yapısıyla da tatmin edici bir görsellik ortaya koyuyor.

Bu arada unutmadan, Ergün Gündüz’ün eğlenceli bir uzay macerası vaat eden “Stero Seyfi 2: Kelektika Yıldız Savaşları” çizgi romanının da Lâl Kitap’tan çıktığını notlarımızın arasına ekleyelim.

Kaynakça

Alpin, H. (2006). Çizgi Roman Ansiklopedisi. İstanbul: İnkilap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir