Stero Seyfi 2: Kelektika Yıldız Savaşları – Ergün Gündüz (Çizgi Roman Eleştirisi)

Stero Seyfi 2: Kelektika Yıldız Savaşları – Ergün Gündüz (Çizgi Roman Eleştirisi)

İflah olmaz kahramanımız Stero Seyfi tekrardan karşımızda! Ama sözlerime başlamadan önce bana bu kitabı gönderme nezaketinde bulunan Lâl Kitap’a teşekkür etmek istiyorum. Stero Seyfi’nin “Kelektika Yıldız Savaşları” ismini taşıyan ikinci cildi, “Stero Seyfi 1: Amerika’nın Yolları Taştan”ın aksine tek bir bölümden oluşuyor. Ama bu sizi endişelendirmesin! Zira bu 105 sayfalık kısa uzay macerasının, yaratıcı yan karakterleri, iğneleyici esprileri, politik göndermeleri, sinematografik hikayesi ve vurucu etkiye sahip sürpriz sonuyla fazlasıyla doyurucu olduğunu söylemeliyiz.

Türk’ün Uzayla İmtihanı

Çizgi romanın başında yine yaşlı Seyfi’yi oğluyla sohbet ederken buluyoruz. Babasının Amerika maceralarını dinleyip etkilenen oğlu, şimdi de babasının -ilk cildin sonunda- vaat ettiği uzay macerasını dinlemek için sabırsızlıkla bekliyor. Tabii ki sabırsızlanan bir tek o değil. Biz de sayfaları çevirirken en az onun kadar sabırsızlanıyoruz. Sonuçta bu sefer ki macera kıtalar arasında yolculuk etmiş olan Seyfi’yi bile aşıyor. Zira Seyfi, uzaya gidiyor!

Evet, şimdilerde artık suyu çıkmış bir mizah malzemesi bu. Bir Türk’ün uzaya gitmesi, orada boyundan büyük işlere kalkışması ve bizi keyiflendiren hatta bazen göbeğimiz çatlayıncaya kadar güldüren olaylara dahil olması… Ama günümüzde burun kıvırdığımız bu mesele, 80’lerde henüz son derece tazeydi. Düşünsenize daha “Dünyayı Kurtaran Adam” (1982) yeni çekilmişti! Bu yüzden döneminde fantastiğin örnekleri yok denecek kadar azken, Ergün Gündüz’ün fantastiği mizahla harmanlaması ve bunu yaparken de başarılı olması takdire şayan bir durum. 

Bir “Holivud” Klişesi

Stero Seyfi’nin Temmuz 2016’da basılan ikinci kitabı “Stero Seyfi 2: Kelektika Yıldız Savaşları”, “Star Wars” filmlerine atıfta bulunan ismiyle dikkat çekse de bu sadece hoş bir isim oyunundan ibaret. Zira Gündüz, hikâyenin göbeğine bir “Holivud” klişesi olan Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği arasındaki çekişmeyi yerleştirerek, belki de şimdiye kadar yazılmış en başarılı Soğuk Savaş parodisine imza atıyor.

Gündüz’ün Amerika taşlamalarına bu ciltte de devam ettiğini görüyoruz. Mesela Amerika’nın sinema ve müzik yıldızlarıyla yine fütursuzca dalga geçmekten geri kalmıyor. Ama bununla da yetinmiyor! Amerika Birleşik Devletleri başkanı Ronald Reagan’ı ve Sovyetler Birliği devlet başkanı Mihail Gorbaçov’ı karşı karşıya getirerek, onlara unutulmayacak maskaralıklar yaptırıyor. Görünürde sadece komik olması için çizilmiş gibi duran ama alt metni kuvvetli kareler ile savaşın saçmalığından dem vuruyor. Anlayacağınız çizgi roman boyunca Gündüz’ün karikatürün politik bir mesele olduğunu unutmadan etkili mizah yapmanın yollarını aradığına sıkça şahit oluyoruz.

Kelektika Gezegenine Yolculuk

Hem bir Hint fakirinin görünüşüne hem de bir kapitalistin zekasına sahip olan Klober’in daha çok para kazanma hırsıyla Seyfi’yi de sürüklediği “Yıldız Savaşları” projesi, sonunda Amerikalıların peşinden Rusları da Kelektika Gezegeni’ne gelmeye zorluyor. Böylece birçok yan karakter de hikâyeye dahil oluyor. 

Aslında bu bir yandan olumlu sonuçlar doğururken bir yandan da olumsuzlukları peşi sıra getiriyor. Amerika tarafında “General”, “Profesör Martin” ve “Gazeteci Jane”; Rusya tarafında ise “Albay”, “Teğmen Boris” ve “Aşçı Igor” gibi karakterler hiç de öyle yüzeysellikleri ile rahatsız eden karton karakterler değiller. Gündüz, bu karakterleri az sayfada başarılı bir şekilde geliştirdiği gibi, hepsini belli bir denge gözeterek ve hikâyeye katkı sağlayacak şekilde kullanmasını da biliyor. Ama öte yandan tüm bu karakterleri layıkıyla kullanma çabası, bu macerayı “bir Stero Seyfi macerası” olmaktan çıkarıyor. Evet, Seyfi yine kendini belli edecek kadar sayfalarda gözüküyor ama açıkçası bu pek de yeterli olmuyor. Gözlerimin çoğu kez ilk ciltteki Seyfi’yi aradığını itiraf etmeliyim.

Her Macerada Olgunlaşan Bir Kahraman

Her ne kadar bu ciltte, Stero Seyfi bir kahraman olarak biraz zayıf kalsa da yaşadığı maceralarla birlikte onun olgunlaştığını gözlemleyebiliyoruz. Klober’in onun eksik yanlarını tamamlamasını ve bu iki karakterin zıtlığından doğan uyumu her sayfada daha iyi tahlil ediyoruz. Bununla birlikte “Stero Seyfi 2: Kelektika Yıldız Savaşları”, Stero Seyfi’nin maceralarının hem çizim hem de mizah anlayışı olarak daha da geliştiğini kanıtlıyor ve bir sonraki macerayı iple çekmemize sebep oluyor.

Ama bu ciltte Gündüz’ün sadece detaycı çizimlerini ve başarılı mizah anlayışını değil senaryo yazma konusundaki maharetlerini de görüyoruz. Başından sonuna büyük bir tutarlılıkta ilerleyen ana hikâye, yan hikayelerle desteklenirken adeta bir filmin etkisindeymişiz gibi kareler arasında ilerliyoruz. 

Bu arada ikinci cildin sonunda, Stero Seyfi’nin üçüncü macerası “Milyarlık Sınav”ın da yine Lâl Kitap’tan çıkacağının müjdelendiğini hatırlatalım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir