Baba Mirası – Aziz Nesin (Çizgi Roman Eleştirisi)
Aziz Nesin’in “Ali Yazmış” müstear adıyla senaryosunu yazdığı ve dönemin önde gelen çizerlerinden Mim Uykusuz’un çizdiği “Baba Mirası” isimli çizgi romandan bahsedeceğimiz bu yazıda, sözlerime bana bu kitabı gönderme nezaketinde bulunan Nesin Yayınevi’ne teşekkür ederek başlamak istiyorum. Aziz Nesin’in yazdığı 6 kitaplık çizgi roman serisi içinden ilk konuğumuz olan “Baba Mirası”, hem etkili bir mizah anlayışı hem de etkileyici bir politik hiciv ürünü olarak dikkat çekiyor.
Türkiye’deki İlk Çizgi Roman Senaryoları
Edebiyatın pek çok alanında üretmiş olan Aziz Nesin’in ismini, şimdiye kadar bir romanda, bir hikâyede ya da bir şiirde görmüş olabiliriz. Ama şu bir gerçek ki, onun yaratıcılığı sadece edebiyat ile sınırlı değildir. Nesin, aynı zamanda radyo oyunu, tiyatro ve sinema senaryoları da yazmış çok yönlü bir sanatçıdır. Çizgi roman yazarlığı ise onun pek fazla duyulmamış yönlerinden bir tanesidir. Üstelik zararlı bulunan ve yok sayılmaya çalışılan “çizgi roman”a sanat değeri katmak için yıllar boyunca uğraşmış olan bu mizah ustasının, Türkiye’deki ilk çizgi roman senaryolarını kaleme almış bir öncü olduğunu da unutmamamız gerekir.
Çizgi Romanın Yaratıcıları
Tam bu noktada, unutmamamız gereken bir şeyi daha hatırlatmak istiyorum. Bir çizgi romanın yegâne yaratıcısı “yazar” olmadığı gibi “çizer” de değildir! Yazar, evreni tanımlar, karakterleri yaratır, hikâyenin çatısını inşa eder, derdini hikâyeye yedirir ve anlamlı bir bütün oluşturmaya gayret gösterir. Evet, hiçbir çizgi roman, senaryosuz var olamaz. Ama bu senaryoyu görselleştirecek, mekân tasvirleri ile atmosferi güçlendirecek, karakterlere ruh katacak, bazen birçok şeyi sadece bir karede anlatmaya çalışacak ve metin ile çizimleri belli bir dengede harmanlayacak olan da çizerin ta kendisidir. Hasılı bir çizgi roman söz konusu olduğunda, birbirini tamamlayan bu iki kişiyi ayrı düşünmemize olanak yoktur. İşte bu sebeplerden ötürü “Baba Mirası”nın yaratıcıları arasında, Aziz Nesin ile birlikte Mim Uykusuz’un adını da anmamız gerektiğine inanıyorum.
Toplumsal Sorunlara Değinen İlk Karikatüristimiz
1923 yılında doğan ve asıl adı Mustafa olan Mim Uykusuz’un ilk karikatürü, o daha henüz 15 yaşındayken (nüfus kaydını baz alırsak 16 yaşındayken) Çocuk Sesi’nde yayımlanmıştır. 1945 yılının ikinci yarısından itibaren Marko Paşa, Malum Paşa, Medet, Alibaba, Akbaba, Karikatür, Tef, Dolmuş, Taş, Zübük, Gırgır gibi dergilerde çizen Uykusuz, bu dergilerin büyük bir kısmında Aziz Nesin ile birlikte çalışmıştır. Uykusuz, yedi kez isim değiştiren ve kendi tabiriyle “İsmet Paşa hariç tüm paşalı isimler” ile çıkan Marko Paşa dergisini, 1946’da Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz ve Aziz Nesin ile birlikte yayımlamıştır. Siyasi mizah konusunda önemli bir konumda bulunan Marko Paşa’da çizdiği karikatürler sebebiyle muhtelif hapis cezalarına çarptırılan Uykusuz, bu yüzden eserlerini birçok farklı isim ile imzalamak zorunda kalmıştır. Hatta “Mim” adını almasının sebebinin de bu olduğunu söylenir. Hazır yeri gelmişken, çizerin “Uykusuz” soyadının da günde on dokuz saat çalıştığı tütün işçiliği zamanından kaldığını hatırlatalım. 1983 yılında aramızdan ayrılan Uykusuz’un, eserlerinde toplumsal sorunlara değinen ilk karikatüristimiz olduğunu ve karikatürlerinin bir kısmını “Karikatür Albümü”, “Nasreddin Hoca”, “Hürriyet Karikatürleri” isimlerindeki albümlerde topladığını da notlarımız arasına ekleyelim.
“Güvercin Kakaları”nın Hikayesi
İlk kez 12 Ağustos 1954’te Akbaba dergisinin 126. sayısında tefrika edilmeye başlanan “Baba Mirası”, aslında Nesin’in daha sonradan yeniden ele alıp “Tebelleş” adıyla yayınlayacağı “Güvercin Kakaları” öyküsünden uyarlanmıştır. Aradan 63 yıl gibi uzun bir süre geçmesine, “mizah”ın kullanılış biçiminin ve çizgi roman üreticiliğinin zaman içinde büyük değişimlere uğramasına rağmen, 22 sayfalık “Baba Mirası”nın zamana meydan okuyan bir çizgi roman olduğunu söylersek, emin olun hiç abartmış sayılmayız.
Başkarakterimiz olan Haydar İvedik’in çocukluğundan ölümüne kadar geçen zamandan kesitler gördüğümüz çizgi romanda, oldukça hızlı bir şekilde hikâyeye giriş yapıyoruz. Bu hızlı tempo, çizgi romanın geri kalanında da devam ediyor. Elbette bunun birkaç sebebi var. Öncelikle bu kadar az sayfada bir şeyler anlatabilmek oldukça zor bir iş. Üstelik bu çizgi romanın zamanında tefrika edilerek yayınlandığını düşündüğümüzde, az sayfada çok şey anlatma derdini daha iyi anlıyoruz. Ama aynı zamanda Nesin, kısıtlı yer handikabını kendi lehine çevirmek için kullandığı bu hızlı tempoyu, hikâyenin akışına uydurmayı da biliyor. Zira daha anne karnında dilekçe takibine başlayan Haydar İvedik, doğduktan sonra da hayatını dur durak bilmeden evrak peşinde koşarak geçiriyor. Böylece bizde onun bu hızlı, yorucu ve bilinmezlerle dolu yolculuğuna daha kolay eşlik ediyoruz. Bu yüzden “Baba Mirası”, kısa bir çizgi roman olsa bile, Nesin, ağır ve yoğun bir malzemeyi başarıyla yoğurup şekillendirmeyi ve az sayfaya layıkıyla sığdırmayı beceriyor.
İtalyan Ekolünün İzinden
Nesin’in usta işi senaryosuna hayat veren Uykusuz, bir sayfada beş ya da altı kare panel ile İtalyan ekolünün izinden gidiyor. Onun perspektif konusundaki başarısı, çarpıcı sinematografik açıları ve renk konusundaki maharetleri “Baba Mirası”nı farklı bir görselliğe kavuşturuyor. Bununla birlikte, birbirini takip eden karelerin muhteşem uyumu ve detaylar konusundaki büyük hassasiyet, Uykusuz’un son derece sade çizimlerine hayran kalmamıza da sebep oluyor. Karakter ve yan karakter tasarımlarında da oldukça özenli bir iş ortaya koyan Uykusuz, mekanlardaki detaylar ve arka plan konusunda ise maalesef biraz zayıf kalıyor.
Yaşar Yaşamaz’ın Öncülü Haydar İvedik
Ömrünü devlet dairelerinde evrak takibi yaparak tüketen Haydar İvedik’in hikayesi, aslında Nesin’in “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” için yaptığı bir ön hazırlık olabilir. Zira “Baba Mirası”, hem karakterinin kaderi hem hikayesinin gidişatı hem de hedefini bulan eleştirileri ile fazlasıyla “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz”ı anımsatıyor. Ama Nesin, “Baba Mirası”nda sadece bürokratik saçmalıklardan dem vurmuyor. Aynı zamanda hikâyenin merkezine yerleştirdiği “miras” olan 300 bin çuval güvercin kakası ile insanoğlunun doğasının hiç değişmediğini ve hiç değişmeyeceğini, mizahçıya yakışır bir ironiyle mercek altına alıyor. Uzun lafın kısası “Baba Mirası”, her karesinin özüne işlemiş olan tanıdık Aziz Nesin imzası ile kısa ama vurucu bir çizgi roman olarak hafızamıza kazınmayı başarıyor.
Aziz Nesin’in kaleminden çıkan tek çizgi romanın “Baba Mirası” olmadığı söylemiştik. 1954-1960 yılları arasında Akbaba’da tefrika edilen “Deniz Aslanı”, “Bilmem Ne Adası”, “Bekarlık Sultanlıktır”, “Bayan Aynur ile Bay Buyur” ve “Berber Nonoş”un da Nesin Yayınevi’nden çıkan diğer Aziz Nesin çizgi romanları olduklarını belirtelim.
Kaynakça
Memiş, Ş., Yarış, İ. (2010). İstanbul’un 100 Karikatüristi. İstanbul: Kültür A.Ş. Yayınları.