Deniz Aslanı – Aziz Nesin (Çizgi Roman Eleştirisi)

Deniz Aslanı – Aziz Nesin (Çizgi Roman Eleştirisi)

Yine Aziz Nesin, yine taşlamalarla dolu bir çizgi roman! Ama sözlerime başlamadan önce bana bu kitabı gönderme nezaketinde bulunan Nesin Yayınevi’ne teşekkür etmek istiyorum. Aziz Nesin’in “Emirkulu” müstear adıyla senaryosunu yazdığı ve “orta kuşak”ın önemli çizerlerinden Nehar Tüblek’in çizdiği “Deniz Aslanı”, kadın-erkek ilişkisini mercek altına alan eğlenceli bir hikâyenin peşine takılıyor.

Hikayelerle Uyum İçindeki Çizgiler

Baba Mirası” isimli çizgi romanda Mim Uykusuz ile çalışan Aziz Nesin, aslında sadece iyi bir çizerle çalışmış olmuyordu. Aynı zamanda “Baba Mirası”nın hikayesiyle son derece uyumlu çizgilere sahip olan iyi bir çizerle çalışmış oluyordu! Hakikaten de Mim Uykusuz’un kendinden emin ve gerçekçi çizgileri, hikâyenin hem içeriğiyle hem de geçtiği dönemle bütünleşiyordu. Aynı durum “Deniz Aslanı” için de geçerli. Aziz Nesin’in bambaşka bir dünya yarattığı ve bu dünyada bambaşka karakterler kullanarak, bambaşka bir sorunu ele aldığı senaryosuna, yine doğru kişinin hayat verdiğini görüyoruz. Zira Nehar Tüblek, naif ve stilize çizgileriyle “Deniz Aslanı”nın dünyasını görselleştirmek için en doğru kişi olduğunu her karede ispatlıyor.

Ödüllerle Dolu Bir Yaşam

1924 yılında Yugoslavya’da doğan Nehar Tüblek, ilk karikatürünü 1943 yılında, Cemal Nadir tarafından çıkarılan Amcabey dergisinde yayımlamıştır. İlk eserlerini imzalarken, Arapça bir kelime olan “Nehar” yerine bu kelimenin Türkçe karşılığı olan “Gündüz”ü tercih eden Tüblek, daha sonraları ise Nehar imzasını kullanmıştır. Akbaba, Karikatür, Şaka, Dolmuş, Tef, Çarşaf gibi dergilerde çalışan çizer, bunun yanında Son Posta, Dünya, Akşam, Yeni Gazete, Hürriyet, Günaydın gibi gazetelerde de çalışmıştır. İstanbul Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği yarışmalarda birçok defa başarı ödülü almaya hak kazanan Tüblek, sadece Türkiye’de değil, 1963-1969 yılları arasında yurtdışında da katıldığı yarışmalarda çeşitli ödüllere layık görülmüştür. İtalya’da Bordighera Uluslararası Mizah Yarışması’nda tam on kez ödül kazanmış, Tolentino’da birincilik ödülü, Kanada’da dördüncülük ödülü ve Yugoslavya’da özel ödül almayı başarmıştır. 6 Mart 1995’te İstanbul’da, çalıştığı Dünya gazetesinde kalp krizi geçirerek vefat eden Tüblek, eserlerini “Beygirname” ve “Paşaname” isimlerindeki kitaplarda toplamıştır.

Erkekler Ne Bekler? Kadınlar Ne İster?

İlk kez 15 Eylül 1955’te Akbaba dergisinin 183. sayısında tefrika edilmeye başlanan “Deniz Aslanı”, 16 sayfalık oldukça kısa bir çizgi roman olmasına rağmen, erkekler ne bekler ve kadınlar ne ister gibi cevaplanması zor olan soruları sormaya cesaret ediyor. Üstelik bu kadar az sayfada, ana hikâye olarak kadın-erkek ilişkisini başarıyla masaya yatırırken, aralara serpiştirdiği yan hikayeciklerle de bir toplumun portresini en doğal haliyle çiziyor. Fakat şunu belirtmeden de geçmek istemiyorum. Hikâyede tek bir kadın karakter kullanılıyor ve bu yüzden de tek bir kadın karakter üzerinden aslında bütün kadınlara yönelik söylemler yapılıyor. Üstelik bu kadın karakter ile çizilen imajın, cinsiyetçi bir yaklaşımın ürünü olduğunu ve sadece içerik olarak değil çizimlerle de kadının metalaştırıldığını söylersek pek de yanılmış sayılmayız. Tabii ki burada Nesin’in anlatmak istediği şey için bu şekilde bir kadın karakter kullanması gerektiğinin de altını çizmemiz gerekiyor. Yine de hikayedeki tek kadının, dişiliğini kullanmak ve tüketilebilir bir nesne olmak dışında hiçbir özelliğinin olmamasını, masum bir şekilde yorumlamamız pek mümkün değil.

Hem Yalın Hem Kompleks

Nesin, en basit şekilde ifade etmek gerekirse, hem çok yalın hem de çok kompleks bir eser ortaya koyuyor. Evet, “Deniz Aslanı”, özünde sadece kadın ve erkek doğasını yakın plana alan bir eser gibi gözüküyor. Fakat bunu oldukça tuhaf bir hikâye üzerinden gerçekleştirdiği için, nihayete erdiğinde kafa karıştırabiliyor. Özenle yerleştirilmiş çok ince göndermeler, ana hikâyeye sırıtmayacak şekilde yedirilen toplumsal mesajlar, hiçbir şekilde abartı durmayan karakterler ve ustaca kullanılmış mizahi ögeler… Anlayacağınız Nesin, çizgi roman senaryosu yazma konusundaki ustalığını “Deniz Aslanı”nda da gösteriyor. Üstelik diyaloglardaki doğallık, bence bu çizgi romanın en önemli artısı olarak öne çıkıyor. 

Görsel Olarak Etkileyici

Toplamda 60 kareden oluşan bu çizgi romanda, Nehar Tüblek, bizi daha ilk karede kendine has çizgilerine alıştırmayı başarıyor. Bu sayede çizgi romanın devamında herhangi bir yabancılık çekmiyoruz. Fakat tabii ki Tüblek’in çizgilerinin de alışması zor olan kısımları var. “Baba Mirası”nı baz alarak Mim Uykusuz’un arka plan ve mekân çizimlerinde zayıf kaldığını söyleyebiliriz. Ama Tüblek, bu konuda işi daha da ileriye götürüyor! Arka planlar bazen birkaç çizgi, bazense koca bir boşluktan ibaret. Tüblek, sadece insan çizimlerine odaklanıyor, insanları ön plana çıkarıyor. İnsan çizimlerindeki sadelik ve tek renkten ibaret olan renklendirme, ilginç ama çizgi romanı görsel olarak etkileyici bir yapıya kavuşturuyor.

SON

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, “Deniz Aslanı”nı yaratan Nesin ve Tüblek ikilisi, az sayfada kadın-erkek ilişkisi üzerine bir çizgi roman yapmak gibi altından kalkması çok zor olan bir işi başarıyor. Nesin, “Baba Mirası” kadar etkileyici bir taşlama ortaya koymasa da ilginç hikayesi ile bizi şaşırtmayı beceriyor. Ve Tüblek de Nesin’in senaryosunu, bu ilginç hikâyenin ruhuna yaraşacak şekilde görselleştirerek, hikâyenin gücüne güç katıyor.

Unutmadan, Aziz Nesin’in 1954-1960 yılları arasında Akbaba’da tefrika edilen “Bilmem Ne Adası”, “Bekarlık Sultanlıktır”, “Bayan Aynur ile Bay Buyur” ve “Berber Nonoş” çizgi romanlarının da Nesin Yayınevi’nden çıktığını hatırlatmış olalım.

Kaynakça

Memiş, Ş., Yarış, İ. (2010). İstanbul’un 100 Karikatüristi. İstanbul: Kültür A.Ş. Yayınları.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir