Astronot Fehmi (1978)

Astronot Fehmi (1978)

2004 yapımı “Büyü” ve sonrasında 2006 yapımı “Dabbe” filmlerinden sonra Türk sinemasının kısır sayıda olan korku filmi yapımlarında patlama görülür. Dar kalıplar içerisinde sıkışıp kalsa da ve sadece cinler etrafında debelenen filmler çekilse de olmayan korku filmi sinemamız hareketlenmeye başlar. Filmlerin kaliteleri tartışmaya açıktır; çoğu birbirinin kopyası, içi boş ve seyirciyi istismar eden, hatta dini konularda zırvalayan yapımlar olarak tarihe geçmiştir. Milenyum öncesi korku filmlerimizin sayılacak kadar az oluşu gibi, bilimkurgu türündeki filmlerimiz de çölleşmeyi daha şiddetli ve susuz şekilde yaşar. 2000’li yıllarda artan korku filmleri furyasını yakalayamayan bilimkurgu türünde yapılan filmler, 1990 öncesi filmlerdir ve türün bildiğimiz yapılarını kapsamaz. Daha deneyseldir, bilimkurgu demeye bin şahit ister. Yine de el emeği göz nurudur. Düşük bütçelerle yapılmışlardır ve imkansızlıklardan zuhur etmişlerdir. Bu sebeple sinemamız için önemli bir yerde dururlar. Bu filmler arasında 1978 yapımımı Astronot Fehmi’de vardır. Erotik-bilimkurgu türü içerisinde sınıflandırılabilecek bu film için diğer filmler adına söylediğim iyi niyetli olma hali geçerli değildir. Nedenlerine buyurun beraber bakalım…

İktidarsız Uzaylılar!

Yönetmen Naki Yurter, asıl ismiyle Yaki Veligradino, Yeşilçam’da 1972 senesinden 1980’e kadar toplamda 51 film çekerek kırılması zor bir rekora imza atmıştır.  Yönetmen, sadece 1979 senesinde 28 film çekecektir. 1979 senesi Yurter için epey verimlidir. Sanki 1 sene sonra piyasadan uzaklaşacağının ve bir daha yönetmenlik yapmayacağının farkına varmış ve tüm maharetlerini 1979 senesinde sergilemiştir. Bu sene içerisinde “Turkish I Spit On Your Grave” olarak ismini duyurmuş “İntikam Kadını” filmini çeker. Film, 1978 senesinde çıkan “I Spit On Your Grave”, Türkçe ismiyle “Mezarına Tüküreceğim” filminin uyarlamasıdır. Aynı yıl gerçek anlamda çekilen ilk porno olarak lanse edilen “Öyle Bir Kadın ki” filmini çeker. Porno-Polisiye olarak tarihe geçen bu filmden önce, yazımızın da konusunu içeren Astronot Fehmi filmini çeker. Bilimkurgu soslu erotik film olan Astronot Fehmi gerçekten ilginç bir filmdir. Kendisine sinefil diyen, tür ayırt etmeksizin  peşi sıra filmler izleyen her seyircinin bu filmi mutlaka izlemesi gerekir. Ama dikkat, sizi bazı konularda uyarmam gerekecek…

Mars’ta yaşayanların nesli tükenmek üzeredir. Tüm galaksi taranmış ve seçilmiş kişi olarak Fehmi’de karar kılmışlardır. Uzayın çocukları Fehmi sayesinde hayat bulacak, Mars iktidarsızlığından kurtulacaktır. İlginç bir konu tercihi ama aslında benzerlerini ufak bir araştırma yaparsak bulabiliriz. Hatta bu araştırmayı Dünya sahasından kendi memleketimize doğru kaydıralım. 1955 yapımı “Uçan Daireler İstanbul’da” filminde Marslıların erkek avına çıkmasını ve Kaşar ile Şapşal karakterlerini gözümüzün önüne getirelim. Marslılar yıllar sonra bir başka yapımda daha erkek peşinde koşmaktadırlar. Benzerlikler yanında farklılıklarda vardır tabii. Bu sefer zahmet edip dünyamıza gelmezler mesela. Tek bir tuşla Fehmi ışınlayabilirler. Mars’ın huyundan mı suyundan mı yoksa radyasyonundan mı bilinmez ama bir kısırlıktır gitmektedir. Mars’ın güzel ve insandan farksız olan kadınlarına yardım edecek kişi de abazan kılıklı karakter Fehmi’den başkası değildir!

Turist Fehmi Mars’a Işınlanıyor 

Filmin başrol oyuncusu Aydemir Akbaş, Astronot Fehmi rolünde. Yeşilçam erotik film döneminin en üretken oyuncularından biri olan Akbaş, bu filmde de önceki filmlerinden farklı bir oyunculuk sergilemiyor. Hatta bu filmdeki karakterinin 1984 yapımı “Üşütük” filmine ilham verdiğini söyleyebiliriz. İki filmde de memur tiplemesine hayat verir ve geçim derdi çekmektedir. Kendi kendine konuşur, mahalleliye, esnafa borcu vardır. Karısıyla sorunlar yaşar. Ekonomik olarak sıkıntı çekmesi, gün geçtikçe akli melekelerini kaybetmesine sebep olur. Üşütük filminde omzunda oluşan tikin yanında, kendi kendine konuşması en bilinen marazıdır. Astronot Fehmi’de de kendi kendine konuşma mevcuttur. İki filmde de esnafa olan borcu yüzünden soğuk terler döker. Sürekli hesap kitapla uğraşmaktadır. Mahalleli ve esnaf filmde önemli arka plan figürleridir. Kısaca dönemin dar gelirli insanını ve ruh halini yansıtması bakımından  önemlidir ve mesajı bir yerlere ulaşıyordur.

Filmi katıksız bilimkurgu izleyeceğim diyerek seyretmeye başlayanlar büyük hayal kırıklığına uğrayacaktır. Baştan söylemeliyim ki filmin amacı bu değil. Ya da yetersiz bütçeleri vardı işi kotaramamışlar gibi masumane kelime oyunlarına da başvurmaya gerek yok. Şüphesiz filmin bilimkurgu ayağı adam kandırmacadan ibaret. Film daha ilk sahnesinden meramını anlatmayı başarıyor: Ufak bir ofiste kendisiyle birlikte iki kadın sekreterle beraber çalışan Fehmi, tam anlamıyla abazan biridir. Ancak bu abazanlığı fantezilerinden ileriye gitmez. Üstelik Fehmi’nin patronu iki sekreterle farklı zamanlarda işi pişirmektedir. İşte daha ilk sahnede, bu filme hiç gitmeyen sahne çıkagelir. Patronun odasına giden sekreterin koltuğunu ayarlayan Fehmi’nin amacı, kadının bacak arasını dikizlemektir. Bu sahne “Temel İçgüdü” filmini solda sıfır bırakacak bacak arası külot sahnesi olarak tarihe kazınır! İtiraf etmeliyim ki filmi izlemeden önce filmin düşük bütçelerle çekilmiş bilimkurgu filmi olduğunu düşünmekteydim. Yani aslında suç bende. Bu sahneden sonra modumun düştüğünü söyleyebilirim.

Filmin bir başka bilimkurgu filmimize olan benzerliği daha var. O da 1973 yapımı “Turist Ömer Uzay Yolunda” filmi. Turist Ömer filminde, nikah masasından bir anda uzay mekiğine ışınlanan Turist Ömer’in başından hiç beklemediği türlü maceralar geçiyordu. Fehmi’nin de başına gelen tam olarak bu. Uzun uğraşlar sonucu yüce uzaylı ırkı ve lideri Fehmi’yi Marslı kadınları hamile bırakması için ışınlar. Tek amacı budur. Marslı erkeklerin yapamadığını Fehmi seve seve yapacaktır. Turist Ömer’in fikri alınmış ve erotik filme ihraç edilmiştir. Fehmi’de maceralara atılır ancak bu maceralar kotarılamayacağı düşüncesiyle dünyada gerçekleştirilmiştir. Fehmi’yi sürekli bir Marsta bir dünyada görüp dururuz…

Astronot Fehmi İçin Küçük, Marslı Hatunlar İçin Büyük Bir Adım

Filmin Dünya’da geçen sahneleri daha fazladır. Fehmi’nin iki farklı kişiliğe büründüğü halleri “Dr. Jekyll ile Bay Hyde” romanını akıllara getiriyor. Uzaylıların etki etmeden önceki pısırık, korkak ve güçsüz hali, yerini uzaylıların kendisine “Matrix” filmindeki gibi yükleme yapmasından sonra (!) tam tersi bir ruh haline bürünüyor. Bu sefer insan üstü bir kuvvete kavuşan Fehmi, kendinden iki kat uzun olan dev gibi kıraathane sahibini gırtlağından tutup havaya kaldırabiliyor. Aydemir Akbaş’ın hakkını teslim etmek lazım, mimiklerine bu kadar hakim ve karakter değişimine kolayca ayak uydurabilen oyuncu sayısı azdır. Türk sinemasında bezer rollerde Kemal Sunal ile yarışabileceğini iddia edebilirim. Uzaylıların Fehmi’ye insan üstü yetenek bahşettiği sahnelerin filmin komedi yükünü taşıdığı sahneler olduğu kesin, ancak bu uzaylı modunda tavla, barbut, poker oynayarak ne anlatılmak istenmiş diye de düşünmeden edemiyorum. Üşütük filminde geçim derdi yüzünden kadın bile olan Aydemir Akbaş, bu seferde geçinemeyen insan kumara, batağa bulaşır mesajını mı vermek istemiş? Ya da sadece gülünç olması için konan sahneler olarak okuma yapmadan geçsek de olur mu?

Gelelim filmin uzayda geçen bilimkurgu kısımlarına. İlk olarak Eminönü Şarkan Pasajı’ndan  alınma gibi duran Afrika masklarını görürüz. Maharetli dublaj sanatçıları kimi tiz, kimi kalın ses tonlarıyla bu düşük bütçeli ancak zekice tasarlanmış yüce uzaylı konseyindeki maskları seslendirmişlerdir ve doku tutmuştur. Her ne kadar komik olsa da ve maskelerin göz çukurlarındaki ampuller fark edilse de zamanına göre yaratıcı bir çalışmadır. Uzaylı kadınlar  yeryüzündeki et bedende yaşayan kadınların birebir aynısıdır. Tek bir farkla, Bizanslı müsameresine çıkmış gibi giyinmişlerdir, pelerinleri vardır ve robotiklerdir. Daha cansız ve ruhsuzdurlar. Daha zeki olduklarını gösteren bir emare yok ama o hava estirilmiştir. Kapsül hap, uzaylı lideri konuşan lamba gibi görüntüler ilham vericidir ve gelecek tasviri yapan bilimkurgu materyalleridir. Fehmi’nin astronot elbisesi akıllara 1982 yapımı “Dünyayı Kurtaran Adam” filmini getirir. Bu filmde yönetmen Çetin İnanç uzay aracı içindeki sahnelerde pilotlara çekim sırasında yoldan geçen motosikletlinin kaskını geçirmiştir. İki oyuncuda sıra sıra bu kaskı çekimde kullanmıştır. Fehmi’nin astronot elbisesi de işçi tulumundan farksız ve kaskının motorcu kaskı olduğuna sizinle her şeyine iddiaya girebilirim. Ama komik mi? Sapına kadar komik ve bizden. Filmde Dünyayı Kurtaran Adam filminin yaptığı gibi Star Wars görüntüleri yok ama filmin müziklerini kullanmaktan geri kalmamış. Star Wars filmi olmasa da birçok yerden stok görüntü kullanıldığını belirtmek gerekiyor. Bu görüntüler kurguda kırmızı renkte verilerek o yapımların anlaşılması belki engellenmek istenmiş ancak hafiye ruhlu sinemaseverler kısa bir araştırmadan sonra bu filmlere ulaşabilirler…

Hisseli Harikalar Uzay Operası!

Filmin en ilginç ve komik anı, açık yüreklilikle itiraf edebilirim ki uzayda geçen kuru fasulye yeme ve akabinde gelen osuruk sahneleri. Yalan yok, katıla katıla güldüm bu sahnelere. Klasik ancak cepte olan, tutan bir taktiktir. Ancak kullanmasını bilmeyenler için o “osuruk” yönetmenin suratında da patlayabilir. Bakınız Cumali Ceber filmleri… Osuruk ile anılan bu tipleme komik olmak isterken cıvıtmış, paçalardan akıtmıştır. Recep İvedik’te osuruğu komedi malzemesi olarak kullanmış ancak sınırını çizmiştir. Sözü fazla uzatmadan Astronot Fehmi’nin kraşendo sahnesi, bu kuru fasulye ve osuruk sahnesidir. Sahneyi tam yerinde kesmişlerdir. Biraz daha uzatmış olsalar gülmekten bayılabilirdim. Sürpriz bozmadan söylemek gerekirse bu sahnede, ocaktaki tencerede kuru fasulye kaynatan bir siyahi, koca tencereyi yiyen Fehmi’nin uykusunda uzay üssünü gaz bombardımanına tutması ve uzaylıların bu duruma tepkisi vardır. (İtiraf edin, hepiniz bu tarz sahnelere gülüyorsunuzdur, yanılıyor muyum?)

Filmin kesilmiş olduğu apaçık belli. Birbirinden bağlantısız kopuk sahneler var. Pornoya kayan açık sahnelerin makaslandığını düşünüyorum. Ancak filmin sonunda beliren kısa bir sahnenin varlığı da kafamı karıştırmıyor değil. Filmde hiç gözükmeyen sahnelerin film bittikten sonra belirmesi ve bu sahnelerin artı 18 sahneler olması acaba bilinçli yapılan bir tercih mi? Yani film makaslandı ama filmin sonuna ufak sahneler koyarak bu kesilen sahnelerin meşruluğunu mu ilan etmişler anlamadım doğrusu…

Neticede zorlayarak bilimkurgu sınıfına sokmuş olduğumuz bir film Astronot Fehmi. İzlerken eğlenebilirsiniz ancak kadının sunuluşu tepenizin tasını attırmaya yetecektir. Kısıtlı imkanlarla uzay üssü, kostüm ve sanat kısmına uğraşılsa da yine bir denemedir. Günümüzde kısa filmlerde kesit olarak izleyebildiğimiz bilimkurguyu uzun metraj olarak hala derli toplu bir yapımda izleyemedik. O nedenle bu tarz filmlerin varlığı önemli ancak yeni nesil yönetmenlere de ne yazık ki ilham vermiyor. Korku filmindeki patlama gibi bilimkurguda da günün birinde furya olacaktır diye düşünüyorum.

Filmde Yeşilçam figürasyonları tam kadro sahada… Yabancı devlet adamlarını oynayanlar gerçekten çok komik ve adeta seçmece. Rus rolünde Cevdet Balıkçı (2020 yılının Nisan ayında kaybettik); Ahmet Koç, Çinli rolünde (Çinliden anladıkları orta çağ Çinlisi; Sensei tiplemesini andırıyor); “Vurucam kırbacı!” repliğiyle hafızalara kazınan Sıtkı Sezgin, şişko rolünde; Yılmaz Kurt, Manav rolünde ve Ahmet Turgutlu, Kasap Nuri rolünde. Bu kişileri bir kere gördüğünüzde hemen hatırlayacaksınız. Karaca Kaan ve Necla Fide gibi kariyerlerine Erotik film kuşağında başlayan oyuncular da Marslı kadın karakterlerini canlandırmaktalar.

Uzaydan Yeryüzüne İnme Vakti Geldi

Müziklerde Barış Manço (Nazar Eyle) ve İlhan İrem (Sen Bilirsin) parçaları kullanılmış. Bir sahnede de Fehmi’nin ağzından Zeki Müren’in “Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar” parçasını dinleriz. Filmde kurgu oyunlarına bolca yer verilmiş, ışınlanma ve anlık geçişler o tarihte hayretle karşılanmıştır.

Filmin aslında koca bir gündüz düşü olduğuna emin gibiyim ancak bunu size ispat edemem. Fehmi’nin radyodan Mars projesini dinlemesi, daha öncesinde gazeteden tüp bebek haberi okuması, Marslı kadınların bazılarının iş arkadaşı olması gibi bulgular Fehmi’nin radyoyu dinlerken hayallere ya da uykuya dalması ve fantezi aleminde alternatif bir evren yaratması olarak  görülebilir. Ancak filmin kesilip biçildiğini iddia ettiğimden sonunu farklı bitirmişler. Yani bu filmin bir veya birden fazla sonunun olduğunu düşünüyorum.

Son olarak filmin bilimkurguyu erotizme dekor olarak kullandığını, Aydemir Akbaş’ın uslanmaz bir çocuk gibi kadın merakını dizginleyemediği rollerinden birini oynadığını ve komedinin yer yer gülme krizlerine soktuğu bir yapım Astronot Fehmi. Türün erozyona uğramasını engelleyememiş, varlığı da artık unutulmaya yüz tutmuştur. Türkler uzayda formülünün en absürt ve libidolu halidir. Bu kafanın bir benzerini daha bulmak çok ama çok zordur. Var diyen beri gelsin…

Yazar: Umut Uçan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir