Keşif Köşesi
Sinematik Düello #2: Dansöz (2001)
İkinci “Sinematik Düello” ile karşınızdayız! (Önceki Düello: Persepolis) Bu bölümde, bir film hakkında iki karşıt görüşün, tabiri caizse çarpışmasına şahit olacaksınız. “Saldırı” ve “Savunma” olarak ayrılan iki taraf, film hakkında inandıkları düşünceleri en doğru şekilde sizlere ve jüriye aktarmaya çalışacak. En sonunda jüri, bu iki karşıt görüşten hangisinin daha ikna edici olduğunu seçip kazananı belirleyecek. Siz de düşüncelerinizi yorum kısmında belirtmeyi unutmayın. […]
“Teknoloji Bağımlılığı” Hakkında Bir Kamu Spotu: “Gri”
Teknolojinin aşırı kullanılması, kişiyi kendine zarar verebileceğini fark ettirmeden uyuşturabiliyor ve tükenene kadar esir alabiliyor. Teknoloji hayatın bir parçası da olsa kendisini teknolojiye kaptıranlar fark etmeden onun “gri rengini”, hayatın rengine tercih ediyorlar. Normalde hayatta bulacakları gerçek renkler yerine, teknolojinin yarattığı bu sanal renklere alışıyorlar. Nitekim Uğur Tatar’ın yazıp yönettiği “Gri” adlı kamu spotu bu […]
“Madde Bağımlılığı” Hakkında Bir Kamu Spotu: “Beyaz”
Bağımlılığın eşler üzerindeki etkisinden bahseden “Siyah” ve “Beyaz”, karakterler ve olay sebebiyle birbiriyle bağlantılı iki kamu spotu. “Beyaz”, şırıngaya hapsolmuş bir hayatın, gergin bir atmosfer içinde nasıl mahvolduğunu işliyor. Aile hayatının dağılma ihtimali ve dünyaya gelme olasılığını bağımlılık sebebiyle kaybedebilecek bir bebeğin sesleri bu konu üzerinden sahnelere dahil oluyor. Krize girmiş bir bağımlı, şırınga, dağınık […]
“Alkol Bağımlılığı” Hakkında Bir Kamu Spotu: “Siyah”
Bağımlılık konusu üzerinden bir kamu spotu üçlemesi yapmayı tercih etmiş Uğur Tatar. “Siyah” ve “Beyaz” adlı kamu spotları, üçlemenin diğer bir parçası olan “Gri”deki gibi bir mizah taşımıyor. Tanımlamak istersek birbirleriyle bağlantılı olduğunu söyleyebileceğimiz “Siyah” ve “Beyaz”, daha çok aileye ve bağımlılık ile oluşabilecek ailevi sorunlara eğilmiş. “Siyah” kamu spotu, şişeye hapsolmuş, berrak ve temiz […]
Sinematik Düello #1: Persepolis (2007)
Yepyeni bir bölümle karşınızdayız! “Sinematik Düello” adındaki bu bölümde, bir film hakkında iki karşıt görüşün, tabiri caizse çarpışmasına şahit olacaksınız. “Saldırı” ve “Savunma” olarak ayrılan iki taraf, film hakkında inandıkları düşünceleri en doğru şekilde sizlere ve jüriye aktarmaya çalışacak. En sonunda jüri, bu iki karşıt görüşten hangisinin daha ikna edici olduğunu seçip kazananı belirleyecek. Siz de düşüncelerinizi yorum kısmında belirtmeyi unutmayın. […]
Olmayan Filmlerin Jenerikleri #1: Sonunda Ölüm Yok
Genelde bir filmin açılış jeneriği ilk sahnede akıp geçer. Çok az filmde jenerik için ayrılmış özel bir kısım görürüz. Bunlardan bazıları son derece sıradanken bazıları da gerçekten unutulmazdırlar! Mesela Andrew Kevin Walker’in ince bir işçilikle yazdığı ve David Fincher’in ustalıkla yönettiği “Se7en / Yedi (1995)” filminin açılış jeneriği, bence unutulmaz olanlara en güzel örnektir. Birçok sinemaseverin de […]
Maksat Sinema Olsun “5” Yaşında: Beni Neden Saymadın?
Takvimler 31 Temmuz 2011 tarihini gösterdiği zaman “Her şey bir Rüya ya da Maksat Sinema Olsun” demiştik. Şimdi aradan tam beş yıl geçti, anlayacağınız Maksat Sinema Olsun şimdi beş yaşında! Bildiğiniz gibi her senemizi bir hikaye ile kutluyoruz. Bu sene de geleneği devam ettirerek, Ülkü Tatar‘ın “Beni Neden Saymadın?” ile sizleri baş başa bırakıyoruz. Kalemi elime almam bu […]
Maksat Sinema Olsun “4” Yaşında: Dört’ün Zaferi!
Takvimler 31 Temmuz 2011 tarihini gösterdiği zaman “Her şey bir Rüya ya da Maksat Sinema Olsun” demiştik. Şimdi aradan tam dört yıl geçti, anlayacağınız Maksat Sinema Olsun şimdi dört yaşında! Fakat -bazı talihsizlikler yüzünden- blogu neredeyse iki sene boyunca boş bırakmak durumunda kalmıştık. Bu yılın başından itibaren ise, blogu canla başla tekrardan diriltmeye çalıştığımızı fark […]
Bir Afişin Anatomisi: The Cobbler (2014)
En kötülere verilen Razzie Ödülleri’nin müdavimi olan, özellikle “Jack and Jill / Jack ve Jill (2011)” filminden sonra sinemalardan ırak olmasını daha çok dilediğimiz Adam Sandler’ın başrolünü üstlendiği “The Cobbler / Şans Ayağıma Geldi (2014)” filmi, ülkemizde geçtiğimiz Cuma vizyona girdi. Yönetmen koltuğunda, “The Station Agent / Hayatın İçinden (2003)”, “Win Win / Kazananlar Kulübü […]
Maksat Sinema Olsun “1” Yaşında: Parlayan Bez ya da Hayat Sineması
Takvimler 31 Temmuz 2011 tarihini gösterdiği zaman “Her şey bir Rüya ya da Maksat Sinema Olsun” demiştik. Şimdi aradan tam bir yıl geçti, anlayacağınız Maksat Sinema Olsun şimdi bir yaşında! İşte bu güzel haberin şerefine, çok uzun zaman önce ‘Hayat Sineması’ adında bir sinema salonunda –o zamanlar genç olan- bir adamın bana anlattıklarını paylaşmak istiyorum […]